21 Aralık 2009 Pazartesi

BUNLARI BİL

· Sevildiğini sanma dövüldüğünü bil
· Kimin destek kimin köstek olduğunu bil
· Yüzüne güleni değil sırtından vurulduğunu bil
· Sen avutulduğunu değil uyutulduğunu bil
· Seni kayıranı değil ayıranı bil
· Yüzünden ecek ardından köçek diyeni bil
· Yüzüne susanı değil ardından kusanı bil
· Seni laf ile yutanı değil elinden tutanı bil
· Gel diyene var gelme diyene yerin olur dar
· Deli dostun olmasın akıllı düşmanın olsun bil
· Ağzını yalana elini harama araştırma bil
· Çünkü yalan kötülüklerin temelidir
· Her şeyini kaybet malını servetini ama itibarını kaybetme
· Önünden kucaklayan değil sırtından bıçaklayanı bil
· Yüzünden seveni değil ardından döveni bil
· Kol gösterini değil yol göstereni bil
· Ağalığını kaybet sağlığını kaybetme

DEĞERLİ SÖZLER

· İnsan kilosuna göre yük çeker , günahına göre dert çeker
· Çocuğunu cahil bırakan yükünü kendi taşır
· Düşünerek iş yaparsan işlerin uygun olur düşünmeden iş yaparsan kafan hep yorgun olur
· Zengin isen herkes sever fakir isen herkes kovar
· Para dost kazandırır parasızlık usandırır
· Hayırsız evladı yokluğu pişman varlığı düşman olur
· Analar hatal olur yüreği çatal olur
· Evine el girer içine yel girer
· Anlayışlı yaşlılar huzur anlayışsızlar muzur
· Kaynananın iyisi gelinini gül eder kaynananın kötüsü de kül
· Erken evlenenin kafası hasta geç evlenenin anası usta
· Tatlı bir dil güzel bir din demek
· Güneş de çalışan gazel olur gölgede oturan güzel olur
· Kadının iyisi dikişi sever kadının kötüsü büküş sever
· Camdaki lekeyi perde kapatır
· Kerestenin kötüsü hızardan geçmez
· Akıllı adam yıkmayı bilirse yapmayıda bilir
· Cahil adam kaş yaparken göz çıkartır
· Gölgedeki çiçek güneşe dayanmaz
· Samanın iyisi firezden civcivin iyisi de horozdan olur
· Yumurtlayan tavuk ötmeyi hak eder
· Adamın var ise görülür işin adamın yoksa çekilir dişin
· Sokakta ürkek elinde erkek olan sevilmez
· Cahillik en kötü seldir sakın kenarından bile geçme

BİLMECELER

Ortası sarı kenarı beyaz , onu taşırken dikkat et biraz
ð YUMURTA
Tekersiz döner kendi insanlar üstüne bindi soruyorum size onun şeforu kimdi
ð ALLAH
Küçük boylu memurum çok büyüktür onurum, çıkan varmı karşına dünyaya ferman okurum
ð KALEM
Dışı kuru içi yaş zavallı bir garip baş
ð SOĞAN
Dünyada büyük devim,yokki benim evim inanki ben yerimdeyim akşamda sonra nerdeyim
ð GÜNEŞ
Bir siyah perde evleri usul ,usul kaçıyor kanadı yok uçuyor ben yürüdüm o yürüdü dağı daşı bürüdü
ð DUMAN
O beni görür ben onu görmem değerli bir dost ki dünyaya vermem
GÖZ
Tek ayaklı eğri baş ihtiyara arkadaş koydum kapı ardına koşar bize yardıma
ð BASTON
Tohumu yok ekilmez hiç kökünden sökülmez büyüdükçe keserim bir damla kan dökmez
ð TIRNAK

ALLAHIN İNSANLARA EN BÜYÜK İHSANİ

· akıl
· ilim
· din
· huy
· çömertlik
· iyi amel
· lütüf ve mürüvet
· sabır
· şükür
· nefse hakimiyet

Bir Doktorun odasında asılı olan bu güzel yazı’yı aktarmak istiyorum

DÜNAYADA İDARE EDİLECEK 3 ŞEYİMİZ

· dilimiz
· huyumuz
· hareketlerimiz

NEFRET EDECEK 3 ŞEYİMİZ

· kin
· kibir
· nankörlük

DÜŞÜNECEK 3 ŞEYİMİZ

· hayat
· ölüm
· sonsuzluk

SEVİLECEK 3 ŞEYİMİZ

· cesaret
· nezaket
· engin bir ruh

İSTENECEK 3 ŞEYİMİZ

· sağlık
· dostluk
· yardım

UĞRUNDA SAVAŞILACAK 3 ŞEYİMİZ

· şerefimiz
· evimiz
· memleketimiz

TÖVBE GÜNAHIM

Harama uzandı benim ellerim
İftaralar yaptı benim dillerim
Şimdi ne olacak benim hallerim
Tövbe günahım tövbe ya rabbi

Gözlerim gördüyse görmedim dedim
Dilime geleni kolay söyledim
Şimdi beytullahım ben sana geldim
Tövbe günahım tövbe ya rabbi

Komşunun lafını topladım geldim
Dinledim kapıyı duymadım geldim
Haramı helalı bulduysam geldim
Tövbe günahım tövbe ya rabbi

Bakın şu sessizin akan yaşına
Soğuk su katmayın bişmiş aşına
Boşyere sürtünme günah taşına
Tövbe günahım tövbe ya rabbi

Yaparsın sokakda kız gelin lafı
Korkmazsın kimseden bulursan safı
Allahdan dilersin en büyük afı
Tövbe günahım tövbe ya rabbi

Ağlatma kimseyi yapma haksızlık
Vücüdda imanın olur hep ılık
Vicdansız olanın imanı soğuk
Soğuk bir imana tövbe ya rabbi

İyilik inkar etme vicdanın kurur
İyilik meleğinin kanadı durur
Yüce allah sana okunu vurur
Tövbe günahım tövbe ya rabbi




Kan kustu ağzımız haram yiyince
Sustu dillerimiz kefen giyince
Titredi imanım kabre girince
Tövbe günahım tövbe ya rabbi

Ağla allahıma gözlerim dolsun
Yalvar beytullaha yardımcı olsun
Artık tövbe edin günah son olsun
Tövbe günahım tövbe ya rabbi

İmanım benimle kefene girsin
Kabirde soruya cevabı versin
Böyle bir amele herkese versin
Tövbe günahım tövbe ya rabbi

Yeter hikmet hanım kurudu dilin
İlahi yazmaktan yoruldu dilin
İlahi sevenler yanıma gelin
Tövbe günahım tövbe ya rabbi

BİR GÖREBİLSEM

Azrail gelir döşüne konar
Ipılık vücudun kar gibi donar
Güzel gözlerini karınca oyar
Ölünce halini bir görebilsem

Ömür dediğin sanki bir yaprak
Dökülür yerlere olur bir toprak
Ecel kapıya vurunca tak tak
Ölünce halini bir görebilsem

Yılanlar çayanlar kanını emer
Eline bağlarlar dikişsiz kemer
Sorgu melekleri yanına iner
Ölünce halini bir görebilsem

Ölünce evinden korlar dışarı
Sinekler mezarda bir kovan arı
Ardından vermezler bir darı
Ölünce halini bir görebilsem

Giyersin kefeni boylu boyunca
Güzel dillerini yılan sorunca
Ne cevap verirsin sorunca
Ölünce halini bir görebilsem

Kapısı yok arkasına açacak
Işığı yok pencereden bakacak
Arkadaş yok ellerinden tutacak
Ölünce halini bir görebilsem

İş yapan ellerim çürür dökülür
Yük çeken bellerin nasıl bükülür
Kolların nasıl sökülür
Ölünce halini bir görebilsem

Kağıtlar kalemler hep dostum olur
Gün gelir ölüm benide bulur
Yazdığım yazılar sizlere kalır
Ölünce halini bir görebilsem

Yeter hikmet sözü bitirek
Hepimiz beraber saadet getirek
Amelimiz neyse alıp götürek
Ölünce halini bir görebilsem

SEVİYORSAN O MEVLAYI

Ağlar ağlar dururlursun
İçin dolu hep nurmusun
Dualarda okursun
Seviyorsan o mevlayı

İyi dinle her sözümü
Kimse bilmez özümü
Hasetlik yapma o yüzünü
Seviyorsan o mevlayı

Mümin kulu darda olur
Can cefada zorda olur
Hiç habersiz orda olur
Seviyorsan o mevlayı

İyilik yapsa boşa gitmez
İçin yanar tütmez
Sen çömert ol boşa gitmez
Seviyorsan o mevlayı

İtikatimiz kuranda
Doğru ol allah yolunda
Melek sağında solunda
Seviyorsan o mevlayı

Dinledinmi bu sözleri
İniş çıkışlı düzleri
Cennete olur yerleri
Seviyorsan o mevlayı

Gücümüz kurandan gelir
İlimse yaratan verir
Ne yaparsan o hep görür
Seviyorsan o mevlayı

Gökden inen o damlara
Taneden dolar ambarlar
Kabulde yanar lambalar
Seviyorsan o mevlayı
Renk renk açan çiçekler
Bir düşünün derin derin
Cenneten bir koku gelir
Seviyorsan o mevlayı

Ölünce dostlar götürür
Ne kazanmış ne yitirir
Melekler zemzem getirir
Seviyorsan o mevlayı

Rahman ve rahim allahım
Sensin dalım
Tam cennete düşer yolun
Seviyorsan o mevlayı

ANAMIZ

Bir anam vardı incedir ince
Çokta sevinirdi bizi görünce
Çekinirdi soframıza gelince
İşte anam anam o benim anam

Eline geçeni saklardı bize
Belki de kendine hiç koymaz hisse
Anamın halinden bilmiyor kimse
İşte anam anam o benim anam

Anası olanın yükü aksamaz
Dolapta terekde bir şey saklamaz
Anasız hastayı kimse yoklamaz
İşte anam anam o benim anam

İki ellerine atar birine
Dolanır gider kıza geline
Hiç duramaz döner evine
İşte anam anam o benim anam

Hasta olsak bize verir kanını
Pazarlarda satar tatlı canını
Bir gün kaybederiz anamız hanı
İşte anam ,anam o benim anam

Başına bir uclu yazma bürünür
Oğlunu kızını ince düşünür
Bizi solgun görse yanar üzülür
İşte anam anam o benim anam

Hasta olsak başımızda oturur
Ciğerini kebab yapar yedirir
Torununa güllü papuç giydirir
İşte anam anam o benim anam

Küçüktüm beşiğimi salladı
Ninni derken ne düşünüp ağladı
Çilekeşdi yaraları kanadı
İşte anam anam o benim anam
Gurbette yavrusu olursa eğer
Bakar yollarına durmadan meler
Bayramda köyüne gelmezse eğer
Ağlar ağlar benim anam

Yangın olur anaların bazısı
Ne gelirse anlımızın yazısı
Yüreğinden gitmez sızısı
İşte anam anam o benim anam

Analar dertlerin bütün ilacı
Analar başaların antlın bir tacı
Çok yangın yüreği bir ekmek sacı
İşte anam anam o benim anam

Anam derim ağzım baldan tatlıdır
Yaya olsam bile yollar atlıdır
Cebinde koynunda neler saklıdır
İşte anam anam o benim anam

Atma anam neni yatlara
Düşürdümü beni sarp dağlara
Dolanır gelirdin ara sıra
İşte anam anam o benim anam

Bazı ana kardan bazısı kordan
Yavrum hasta demişlerde geliyor bordan
Gelenden gidenden bir haber sorsam
Yolarda yorulmuş benim anam

Burun burun bükük bükük yüreği
Analarda yıkık evin direği
Düşmanlara ağır gelir bileği
İşte anam anam o benim anam

Bir kaybederiz anamız seni
Sırtımıza biner yüklü bir gemi
Sen olmazsan kim düşünür bizleri
İşte anam anam o benim anam

ALLAHA YALVARIŞ

Ben bir aciz kulunum
Senden şifa bulurum
Sen dur tanrım sesimi
İnleyen nefesimi
Kaza ettiğim namazımı
Kabul eyle birazını
Ben bilmem demesini
Allah bilir iyisini
Allah diyen boşta kalmaz
Ağlayan göz yaşta kalmaz
İnandığım bir Allah
Güveniyom inşallah
Sensin bizi yaratan
Yeri göğü ayakta tutan
Allah diyen açılır
İçine nur saçılır
Şeytan ondan kaçınır
Varolduğunu bil yeter
Bir şadet ver yeter
Bize göster doğru yolu
Sen seversin sabırlı kulu
İçinde iman olanın
Melek dolu sağı solu
Tut Allahım elimi
Tatlı söyle dilimi
Cemaliy’in nura
Yardım eyle kuluna
Namazda borcumuz çok
Aciziz suçumuz çok
Denizlerde deryaları
Kim yapıyor dalgaları
Bak gökdeki hilalle
Yıldızlarla el ele
Çağlayan şelaleyi
Daha düşünsek neyi
Gökyüzünün yıldızı
Kim güneşin ustası
Yapan varmı başkası
O yağmurun damlası
Yere iniyor yası
O karların tanesi
Ayrı ayrı hepsi
Denizlerde balıklar
Allah diye sayıklar
Bütün kuşlar bözekler
Gün gelip ölecekler
Tanırının huzuruna
Allah deyip gelecekler
Meyve veren ağaçlar
Bize neler bağışlar
Biten buday filizi
Doyurur hepimizi
Her şeyi bildiğimiz için
Genede aciziz niçin
Korkonç cehenneme
Bizi atıp kül eyleme
Layık gör ümmetine
O kevserin ırmağından
Su içseydik pınarından
Yardım ette allahım
Bir dolansak kenarından
Mekkede beytullah adına
Doyulurmu tadına
Yeşil türbe Medine de
Vardım dua ede ede
Son verirken sözlerime
Yaşlar doldu gözlerime
Yalvarır mümin kulları
Kabul olsun duaları

Allahım her şeyi sana inanıyoruz sana güveniyoruz sana sığınıp sana yalvarıyoruz dileklerimizi dualarımızı kabul eyle günahlarımızı af eyle dünyadakilere sabır ve selamet eyle.

İLAHİ

Karaları al eyleyen
Engelleri yol eyleyen
Düşmanları kül eyleye
Ey yaratan yaratanı

Irmak gibi Çağlayanı
Allah için ağlayanı
Sana gönül bağlayanı
Sen seversin yaratanı

Çiçeklerin renk renk açmış
Boyasını kimler yapmış
Ümmetlerin buna şaşmış
Sen yarattın yaratanım

Uçan kelebek adını
Kim süslemiş kanadını
Bu ağaçta hurma tadını
Sen yarattın yaratanım

Varsam Mekke toprağına
Çıksam Arafat dağına
Girsem cennet bağına
Sen yarattın yaratanım

Kuran’da geçer hikmeti
Sana zikreter ümmeti
Son peygamber Muhammet’i
Sen yarattın yaratanım

Gökten inen damlaları
Bitki veren toprakları
Ağaçtaki yaprakları
Sen yarattın yaratanım

Cıvıl cıvıl kuş ötüşür
Bilmem ki ne dertleşir
Koyun kuzuya meleşir
Sen yarattın yaratanım
Müslümanın hanesini
Nar içinde hanesini
Allah diyen gür sesini
Sen yarattın yaratanım

Salavat getirek dile
Kalbimize girmez hile
Cehennemin kuyusuna
Sakın girme bile bile

Kalem tutan güzel eller
Bu yazan şirin diller
Kudretten koku verir
Cennette açan güller.

MEKKEM

Şifadır Mekke’min suyu toprağı
Sararmış Mekke’mde gönül toprağı
Beytullah’ın siyah örtüsü ağı
Canlar kurban olsun Mekke Dağları

Zemzemin yanında büyük haramı
Hangi mimar çizmiş böyle planı
Nice hüccet alır geri kalanı
İşte görünüyor Mekke camisi

Caminin nakışı bakmaya yetmez
Gelen hacılarda usanıp gitmez
Bu kadar hacıya ekmek su yetmez
Bu bereket nereden geliyor Mekke’m

Canım kurban olsun Mekke Dağları
Hiç göze çarpmıyor yeşil bağları
Toprağında bitmez bir avuç darı
Be bereket nereden geliyor Mekke’m

Mekke Mekke derler görmeyi değer
Saygıyla Müslüman boynunu eğer
Lambalar yanıyor parlıyor seher
Nur gibi parlıyor o benim Mekke’m

Ot bile bitmiyor Mekke Dağları
Bütün gazel dökmüş gönül bağları
Çokta zengin olmuş Arap ağları
Bu bereket nereden geliyor Mekke’m

Zemzemin suyundan bereket akar
Caminin nakışı içimi yakar
Mümin İbrahim’in izine bakar
Bu bereket ondan geliyor Mekke’m

Güvercinler kuşlar secde yapıyor
Onlarda Mekke’me candan tapıyor
Bazı hainler yoldan sapıyor
Onları da sana getirsem Mekke’m

Doyamadım Mekke’m senin tadına
Kurban olam Mekke denen adına
Hep hacılar dolmuş Mekke yadına
Nasıl hizmet verir o benim Mekke’m

Bütün yazdıklarım Mekke öyküsü
Bu bendeki ilham Allah vergisi
Nasıl da yapılmış caminin süsü
Hikmet’i söyleten Mekke sevgisi.

İHTİYAR ANAM

Varlığı ucuz yokluğu pahalı
Düğüm düğüm bütün gönlü yaralı
Sen kurbansın hepimize doğalı
Neden yaşlanınca sevgin bitiyor
Evlat atıp bir köşeye gidiyor

Gençliği bizlere fedakar anam
Birazcıkta dertlerine ben yanam
Her gece seni yanımda sanam
Neden yaşlanınca sevgin bitiyor
Evlat atıp bir köşeye gidiyor

El kızı el oğlu çoğalır gider
Yaşlıları kimler kapıya iter
Bastona binince seni ki güder
Neden yaşlanınca sevgin bitiyor
Evlat atıp bir köşeye gidiyor

Köşede bir yerin olmazsa eğer
Her geçen mevsimler boş imiş meğer
Kafası kızınca belki de döver
Neden yaşlanınca sevgin bitiyor
Evlat atıp bir köşeye gidiyor

Ağarmış saçların tel tel seyremiş
Ah çektikçe çilelerin inlemiş
Nemli gözlerinden kimse bilmemiş
Neden yaşlanınca sevgin bitiyor
Evlat atıp bir köşeye gidiyor

Küçükken muhtaçtım senin sesine
Her zaman aşkım var gül nefesine
Cıvıl cıvıl toplanırken sesine
Neden yaşlanınca sevgin bitiyor
Evlat atıp bir köşeye gidiyor




Bütün engellerin yükünü taşır
Bazen de düşünür başını kaşır
Oğluna kızına bir şeyler taşır
Neden yaşlanınca sevgin bitiyor
Evlat atıp bir köşeye gidiyor

O gül yanakların birden solunca
Bende senin gibi yaşlı olunca
Kıymetini bilirim yalnız kalınca
Bende senin gibi yaşlıyım anam

Anlıyorum yaşlıların içini
Çile sarmış dermanını gücünü
Bilemedim yaşlılığın suçunu
Bende senin gibi yaşlıyım anam

Kalemle yazdığım haklı bir gerçek
Herkes yaşlandıkça doluyor ölçek
Doğruyu yazana biz de hak versek
Evlatta senin gibi yaşlanır anam.

ALLAH SORARSA

Allah sever hatununu
O horlamaz fakir kulu
Ana baba hatırını
Kıranlardan Allah sorar

Cennette gül yaprağının
Secde etsek toprağını
Görsek Kevser ırmağını
Görmeyenden Allah sorar

Gökte melek sürüsünü
Görebilsek birisini
O sıratın köprüsünü
Geçmeyenden, Allah sorar

Cebrail göklerde durur
İsa ise onu bilir
Muhammet Mustafa denir
Demeyenden Allah sorar

Münafık olma arada
Hergün geçiyor burada
Hesap sorulur orada
Olanlardan allah sorar

Helalinden para kazan
Doğru söyler bunu yazan
Elbet bulacak azan
Azanlardan allah sorar

Kötü sözle kalp yıkılır
Kibirden canım sıkılır
Canlar çengele takılır
Takanlardan Allah sorar

Kazma komşu ayağını
Yıkma gönül sarayını
Bu komşunun günahını
Alanlardan Allah sorar

Doğruyu her zaman bilek
Allah’a olsun tam bilek
Gözden akan yaşı silek
Silmeyenden Allah sorar

Ölenlerden ibret almaz
Kanaat yok mala kanmaz
Ölüm bana gelir sanmaz
Sanmayandan Allah sorar

Açma komşu arasını
Sil elinin karasını
Sar dertlinin yarasını
Sarmayandan Allah sorar

Alma günah kovasını
Sula cennet ovasını
Yıkma mümin yuvasını
Yıkanlardan Allah sorar

Bu dünya inan ki fani
Muhammet Mustafa hani
Gözüm toktur içim kani
Gözü açtan allah sorar

Allah sever alim kulu
Cezalanır zalim kulu
Gel bulalım doğru yolu
Bulmayandan allah sorar

Bir gün olur ömrün biter
Kazan konur tütün tüter
Göçün bu dünyadan gider
Ameline allah sorar

Hikmet der ki susmayalım
Bu coşkuyu kısmayalım
Ey Müslüman ilahiyi
Dilimizden kesmeyelim

BEYTULLAHIN ÇEVRESİNDE

Kimi siyah kimi beyaz
Çağrırlar avaz avaz
Ediyorlar halka niyaz
Beytullahın çevresinde

Güneşlerde yanıyorlar
Bir halkada dönüyorlar
Halka gönül veriyorlar
Beytullahın çevresinde

Gelmiş her biri bir yerden
Başka başka ülkelerden
Seller akıyor gözlerden
Beytullahın çevresinde

Gördüm ayak izlerini
Sürdüm kara yüzleri
Kan eyledim gözlerimi
Beytullahın çevresinde

Kana kana zemzem içtik
Safadan merveye geçtik
Hakkın aşkı ile çoştuk
Beytullahın çevresinde

Sayısızdıt direkleri
Ürperiyor yürekleri
Çok diledik dilekleri
Beytullahın çevresinde

Altın oluk pırıl pırıl
Zemzem akar hırıl hırıl
Dönüyorlar gürül gürül
Beytullahın çevresinde

Kapısında çifte toka
Dönüyorlar baka baka
Gözlerden yaş aka aka
Beytullahın çevresinde

Üstünde siyah labası
Tevhit yazılmış sırması
Hoştur tavafa girmesi
Beytullahın çevresinde

Uçup uçup konuyorlar
Gelip yuva kuruyorlar
Kuşlar bile dönüyorlar
Beytullahın çevresinde

Allah diye ses geliyor
Hep yürekleri deliyor
Hacılar feyze geliyor
Beytullahın çevresinde

Hacer esveti gördük
Tekbir ile selama durduk
Muhammed den haber sorduk
Beytullahın çevresinde

Dillerim dualar buldu
İçime zikirler doldu
Hikmet sanki mecnun oldu
Beytullahın çevresinde

GEL GÖRELİM MEDİNEYİ

Ben bir uçar kuş olsaydım
Medineye bir konsaydım
Zemzeminden su dolsaydım
Gel görelim medineyi

Kum olayım yollarında
Yaprak olsam güllerimde
Muhammedin dillerinde
Gel görelim medineyi

Bakamadım camisine
Ravzasına sine sine
Söz verdim gelirim diye
Gel görelim medineyi

Camisinde taş olsaydım
Hilalinde kaş olsaydım
Ravzasına eş olsaydım
Gel görelim medineyi

Cenneti bakisi hoşdur
Sanki içi hep bomboştur
Kara kara küçük taşdır
Gel görelim medineyi

Ravzası yeşil bürünmüş
Bakanalara nur görünmüş
Kıl tarakla ip örülmüş
Gel görelim medineyi

Bir başta Fatma anamız
Bir başta muhammdimiz
Ebubekir ömerimiz
Gel görelim medineyi

Nurunuz dünyada durur
Işığı kalplere vurur
Otlar bitmez çöpler vurur
Gel görelim medineyi

Camisinde altın toka
Ravzasında yeşil çuka
Ben tutuldum baka baka
Gel görelim medineyi

Ravza ayetle donanmış
Üstü zemzem’le sulanmış
Yüce allahtan nurlanmış
Gel görelim medineyi

Elimizde zemzem tası
Hikmet Medine hastası
Yazar ilahi ustası
Gel görelim medineyi

SELAM BEYTULLAHA

Canım beytullahım siyah bürünmüş
Binlerce hacıya ne hoş görünmüş
Her gelen hacıya ona sarılmış
Sana selam olsun kara beytullah

Zemzeminden içtik hep kanana
Bu kadar Müslüman meleşir sana
Zemzeme ad koymuş o hacer ana
Sana selam olsun kara beytullah

Hz. İbrahim bağlı Allaha
Dayanamaz hüccet gelir vallaha
Tavaf da selam ver allaha
Sana selam olsun kara beytullah

Beytullahın yoktur dünyada eşi
Tavafda meleşir hacı kardeşi
Her devletten gelmiş binlerce kişi
Sana selam olsun kara beytullah

Güvercinler kuşlar tavaf yapıyor
Bazı hainler yoldan sapıyor
Hacer esvat daşını ne zor öpüyor
Sana selam olsun kara beytullah

Bürgüsünde ayetlere vurgunum
Uzaklardan geldim çokta yorgunum
Zengin olup gelmeyene dargınım
Sana selam olsun kara beytullah

Beytullah sevgisi coşuyor benden
Sakınırım onu çiçekten gülden
Bağrıma basarım şu esen yelden
Sana selam olsun kara beytullah

Beytullah zevkine doymadım anam
Kara beytullahım ben sana yanam
Girersen rüyama yanımda sanam
Canım kurban olsun kara beytullah

Hepimiz misafir çeker gideriz
Soranlara buradan selam ederiz
Kara beytullahım seni özleriz
Sana veda olsun kara beytullah

Siyah bürgüsüne boyun bükerim
Ağladıkça göz yaşını dökerim
Sıkışarak hacı resvat öperim
Sana selam olsun kara beytullah

Hazılar gelmişler burada eyleşir
Koyun kuzu beytullah da meleşir
Herkes dilek tutmuş sana söyleşir
Sana selam olsun kara beytullah

Canlarım gidiyor her sene gelsem
Mümin kullarına hep seni övsem
O siyah örtüne elimi sürsem
Sana selam olsun kara beytullah

Yeter hikmet hanım bukadar
Beytullah sevgisi içimde tüter
Gün gelir hacılar çekilik gider
Sana selam olsun kara beytullah

MEDİNEM

Sofrasında kul olayım
Medineye yol olayım
Ravza için ağlayanın
Gözlerinde sel olayım

Akıl almaz yapısına
Toka olsam kapısına
İlahiler söyleniyor
Fatma anamız anısına

Bu bereket nerden gelir
Bunu derin alim bilir
Sorabilsek muhammede
Nimetleri Allah verir

Ravzasına doyamadık
Kulluğuna uyamadık
Bu bereket nerden gelir
Bilenlerden soramadık

Yeşil örtüye bürünmüş
Üzerinde nur görünmüş
Nur dağına inen kuran
Muhammedime verilmiş

Cenneti bakide yatan
Otlar bitmiş tutam tutam
Tutamazsan hacılığı
Yeşil örtüsünden utan

Nur dağının nuru gitmez
Bereketi ondan bitmez
Gel görelim höccetini
Ekmek değil suda yetmez

Saklandığı sevil dağı
Gizlemiş örümcek avı
Düşman sarmış her tarafı
Muhammedim, Muhammedim

Yalçın kayaya gizlenmiş
Kaya ayetle süslenmiş
Kuru ekmekler beslenmiş
Muhammedim, Muhammedim

Medinem güzel medinem
Yolum düşüp gene gelem
Eğer ömrüm bittiyse
Toprağında bende ölem

Hikmettir yazanın adı
Medinemin bitmez tadı
Kahinat onlardan olmuş
Hava ile adem adı

ARAFATIN DAĞLARINDA

Çadırlar kelebek olmuş
Arafata hacı dolmuş
Sanki mahşer yeri olmuş
Arafat’ın dağlarında

Yeşil akasya dalları
Kardan beyaz ihramları
Dökülür hep günahları
Arafat’ın dağlarında

Zikir söylüyor dilleri
Her mühütin bülbülleri
Allah için aşka gelmiş
Muhammed’in ümmetleri

Allah diye ses inledi
Melek’ler bunu dinledi
Bütün günahlar eridi
Arafat’ın dağlarında

Paslı kalpler hep açıldı
Arafata nur saçıldı
Hep diller zikire daldı
Arafat’ın dağlarında

Kayalar ayağa kalktı
Onlar bile dua yaptı
Bütün gözlerden yaş aktı
Arafat’ın dağlarında

Günahlarımız döküldü
Günah torbası söküldü
Sanki hep sevap ekildi
Arafat’ın dağlarında

Dillerde zikir yarışır
Koyun kuzuya karışır
Küsler bile hep barışır
Arafat’ın dağlarında

Muhammed’im hep dillerde
Seviliyor gönüllerde
Aşkı ile düştüm derde
Arafat’ın dağlarında

Müjdeli fede taş topladık
Minada şeytan taşladık
Gene zikire başladık
Arafat’ın dağlarında

Minada bitti görevler
Kurban oldu hep develer
Ot bulamaz çöp geveler
Arafat’ın dağlarında

Okum ilhasla elham
Yazı yazdım 2 kelam
Hikmet bile verdi selam
Arafat’ın dağlarında

SİTEM KÖPRÜSÜ

Kalbin dar bir yolu var
İç dünyası çok geniş
Sakın dalma deryaya
Sonu bulunmaz deniz

Bazıları anlamaz
Özgürlük sevgi barış
Kalp denen gizli yolda
Aşk ile etme yarış

Sevgi dolu bir gözle
Kapanmasa o yollar
Sevgiden anlamayan
Frensiz hayat sollar

Yıkmayın bu köprüyü
Hoş görüyle yaşasın
Sağlam bir temel olsun
Gelen nesil yaşasın

Sitem denen köprüyü
Mutluluğa çevirsek
Sevgi denen sevmeyi
Köprü kurmadan geçsek

Bu tamirsiz köprünün
Olamazsan ustası
Kurtulamaz bu dertten
Hiçbir gönül hastası

YAŞAMAK

Sen boşuna yaşama
Sevmek nedir bilmezsen
Sen boşuna yaşama
Sevgiyi veremezsen

Sen boşuna yaşama
Sevdayı anlamazsan
Sen boşuna yaşama
Seven için yanmazsan

Sen boşuna yaşama
Sevgiyi veremezsen
Sen boşuna yaşama
Seven için ölmezsen

ON KASIM

O sabah güneş bile yerinde durdu
Ağaçlar ağladı yapraklar soldu
Bülbül güle konmadı kuşlar bile mazsumdu
Bütün yurt acılı on kasım sabahıydı

Dağlarda kara duman taşlar bile yaslıydı
Parlayan kılıçlarda on kasımda paslıydı
Dolma bahçeye gidemedik yollar bile tozluydu
Atam diye haykıran o nefesler hızlıydı

Sen huzurlu yat atam vatandan gül koparmak
Seni rahat etmek için sessiz akacak ırmak
Yediden yetmişe askeriz atam
Yerimiz görevimiz olsa bile şırnak

CUMHURİYET

Yediden yetmişe kolumuz kanadımız
Adımız soyadımız
Son nefese kadar
Cumhuriyettir andımız

80. yıl dönümünü
İçtenlikle kutladık
Cumhuriyetle özgürlüğü
Sayfalarda topladık

Kimliğimizde yazılı
Türkiye cumhuriyeti
İlelebet koruyacağız
Atatürk’ün emaneti

Kurucusu Atatürk
Koruyucusu bizleriz
Padişah dönemini
Tarihlerde izleriz

GÖRMÜYOR

Nasıl parlak doğar güneş ufuktan
Sanki soğuklaşmış sinemdeki kar
Ölünce yanmak ne kaderinden yan
Kararmış dünyam güneş görmüyor

Bir gül bahçesinde dikene düştüm
Bal diye uzanıp zehri içtim
Dumanlar içinde ışığa kaçtım
Güneş beni ben güneşi görmedim

İnsan bilemezmiş kimin içini
Allah açıklamaz aşkın suçunu
Anlayan ağardır erken saçını
Suç kiloysa ben gramı görmedim

KOR OLAN ATEŞ

Zafer olamadım çıkan engele
Canlarım takıldı çıkan engele
Dostlar düşman ile gezer el ele
Ateşler kor olmuş yanmak nedir ki

Gerçek olan sözler gider hava
Belki allah bakar doğru davaya
Dertlerim döküldü çöle ovaya
Ateşler kor olmuş yanmak nedir ki

Dostlar kurmuştur gizlice tuzak
Tanrım gör davayı kalmasın uzak
Günahım var ise sen ölmeden yak
Ateşler kor olmuş yanmak nedir ki

TATİL BİTTİ

Artık tatiller bitti
Bizden ayrılık gitti
Açıldı okulumuz
İnanın çok mutluyuz

Hep el ele verek
Biz okula koşarız
Yarının güçlüğünü
Çalışmakla aşarız

İlk okul temel taşı
Her okulların başı
Çalışmasan arkadaş
Neye yarar göz yaşı

Her kelime insana
Derin bir duygu verir
Aşılmaz karanlığı
Kitaplar yakın görür

Atam bile okulu
Çalışmakla geçmiştir
Karanlığın gücünü
Okumakla ezmiştir

Yurdun her köşesini
Biz çocuklar süsleriz
Atamızın yolunu
Hep beraber izleriz

Bütün öğretmenleri
Saygı ile anacağız
Yarının büyükleri
Yurtta biz olacağız

TATİL BİTTİ

Artık tatiller bitti
Bizden ayrılık gitti
Açıldı okulumuz
İnanın çok mutluyuz

Hep el ele verek
Biz okula koşarız
Yarının güçlüğünü
Çalışmakla aşarız

İlk okul temel taşı
Her okulların başı
Çalışmasan arkadaş
Neye yarar göz yaşı

Her kelime insana
Derin bir duygu verir
Aşılmaz karanlığı
Kitaplar yakın görür

Atam bile okulu
Çalışmakla geçmiştir
Karanlığın gücünü
Okumakla ezmiştir

Yurdun her köşesini
Biz çocuklar süsleriz
Atamızın yolunu
Hep beraber izleriz

Bütün öğretmenleri
Saygı ile anacağız
Yarının büyükleri
Yurtta biz olacağız

TATİL BİTTİ

Artık tatiller bitti
Bizden ayrılık gitti
Açıldı okulumuz
İnanın çok mutluyuz

Hep el ele verek
Biz okula koşarız
Yarının güçlüğünü
Çalışmakla aşarız

İlk okul temel taşı
Her okulların başı
Çalışmasan arkadaş
Neye yarar göz yaşı

Her kelime insana
Derin bir duygu verir
Aşılmaz karanlığı
Kitaplar yakın görür

Atam bile okulu
Çalışmakla geçmiştir
Karanlığın gücünü
Okumakla ezmiştir

Yurdun her köşesini
Biz çocuklar süsleriz
Atamızın yolunu
Hep beraber izleriz

Bütün öğretmenleri
Saygı ile anacağız
Yarının büyükleri
Yurtta biz olacağız

FAKÜLTEM

Hasta olsam korkar mıyım
Hiç kafama takar mıyım
Başak yere gider miyim
Fakültemin sayesinde

Güvenirim hocalara
Güvenirim doktorlara
Hasta olsam kalmam dara
Doktorların sayesinde

Hastaya serum takılır
Sağlıklı haber alınır
Yatak da rahat yatılır
Fakültemin sayesinde

Yemekleri hoş kokulu
İçinde bereket dolu
Sanki şifa okulu
Ahçıların sayesinde

Pırıl ,pırıl her köşesi
Avrupadan kalır nesi
Temiz hava bol nefesi
Temizlikçi sayesinde

Çok hasta geliyor günde
İlim kuranı kerimde
Benim yazdığım yazılar
Bu kalemin sayesinde

Güzel vatan güzel yurdum
Ben atama saygı duydum
Hür yaşadım hürde doğdum
Atatürk’ün sayesinde

Bir ses duydum inliyordu
Herkes onu dinliyordu
İstiklal marşı diyordu
Mehmet Akif sayesinde

Talebesi çok ders almış
Ününü dünyaya salmış
Fakültem yerini almış
Erciyes’in sayesinde

Bu binanın gölgesinde
Rüzgar eser tepesinde
Mehmet Taşkın erken gitmiş
Kalp Krizi sayesin de

Bir yazı çarpıyor göze
Okuyorlar süze süze
Mehmet Taşkın Yılmaz Beyler
Emanet etmiştir bize

Burada yatan hastayım
Şiir yazmakta ustayım
Okutmadı babam beni
Cahil kaldım sayesinde

KADINLARIMIZ

Özü ile sözü ile
Sevgi dolu gözü ile
Süsler bütün yuvamızı
Dikdikleri bezi ile

Hep yapar yakıştırır
Sağlam yuva pekiştirir
Olsa 3 beş kuruşu
Bir köşeye sıkıştırır

Çamaşırda ütüde
Çok şeyler var ötede
Anlamazsan kadını
Bilmen hayat tadını

İğne iplik elinde
Bal akıyor dilinde
Saksıya çiçek ekmiş
Hoş koku var gülünde

Arı gibi kovanda
Bal yapmaya çalışır
Hep uğraşır elinde
Ne zorluğa ulaşır

Mutlu mutsuz çilesi
Hep evinin kölesi
Tıkır, tıkır duyulur
Mutfaktan gelir sesi

Adı ile tadı ile
Emzirdiği sütü ile
İnkar edilmez kadın
Hep bunları bile bile

Yuvanın dişi kuşu
Ne de biliyor işi
Bazen sitrese girer
Sabırla sıkar dişi

Hep kapanır içeri
Sanki işin biçeri
Geçimini düşünür
Kalmaz kimseden geri

Yuvasına sevgi verir
Düşünür derin derin
Anlamazsan kadını
Cehennem olur yerin

Hep kadınlar el ele
Yuvaya yapmaz hile
Onlar hiç benzemesin
Erken solan bir güle

Hep neşeli kalsınlar
Neşesini kırmayın
Bazen yardımcı olun
Hep bakıp da durmayın

Bazıları farklıdır
Bilmiyorum denense
Hep ele ,ele olalım
Kulak verin bu sese

Bende bunlardan biri
İş görürüm diri diri
Yükseklerde görmüyom
Bende sizlerden biri

Hiç gerici olmayın
İleriyi izleyin
Her şey birden olmuyor
Biraz zaman gözleyin

Hiç ayrın gözetmedim
Genç ihtiyar hep burada
Boş zaman geçirmeyin
Ta orada ta burada

Yaşama sevincin olsun
İçine nurlar dolsun
İbadetle çalışmak
İkisi de bol olsun

Belki de kızdınız bana
İçim hep sizden yana
Şiirle sohbet ettim
Büyük küçük hep ana

SON YOLCULUK

Dallar çiçek açmış birden yeşermiş
Bir ölüm misali yaprak düşermiş
Her giden yolcunun rengi bezermiş
Sonsuz yolculuğa yolu düşünce

Bir bülbül misali girsen kafese
Hasret kalırsın mutlu nefese
İçinden haykıran o gizli sese
Son yolculuğa yolun düşünce

Bir kar misali yağar dağlara
Baharda sel gibi iner ovalara
Hep uğrarsın saltanatlı ağalara
Son yolculuğa yolun düşünce

Kimler indi çıktı mevki ne
Hiç kimse çıkamaz senin dengine
Nede hoş bakarsın gönlü engine
Sonsuz yolculuğa yolun düşünce

Herkes uğrayacak o iskeleye
Sorsan söylemez yolculuk nereye
Ne bir el sallar nede bir selam
Sonsuz yolculuğa yolun düşünce

Gün gelir hikmet de uğrar iskelesine
Bazılarına şaka gibi ölüm nesine
O gün dinler kulak verir sesine
Sonsuz yolculuğa yolun düşünce

GÜVENSİZLİK

Güvensizlik duygusu
Her yerde aldı vurdu
Yeni gelen nesiller
Bilgisayarı buldu

İnsanların kalbine
Bilgisayar koysalar
Güvensizlik kimdeyse
Arasalar bulsalar

Doğru gider işine
Hep düşüne düşüne
Haksız kazanç yiyenler
Düşer onun peşine

Bin kişide bir doğru
Arasam zor bulunur
Hiç güvence kalmamış
Böyle mi insan olunur

Öyle insanlar varki
Düşündüğü çapkınlık
Hiç huzur bulamasın
Getirirsin bıkkınlık

Dala astığım nacak
İnan dalı kıracak
İyi bildiğin adam
Seni ayakta soyacak

El ele gezen bile
Bakmışın ki kopmuşlar
Başındaki şapkayı
Sokaklarda satmışlar

Sahip olsan dakkona
Katlanırsın şakama
Dünya da yer kalmamış
Tırmanalım şu aya

Aydan arsa alalım
Biraz orda kalalım
Her şey yeniden olsun
Başka dünya kuralım

Anladınmı bu işten
Sorun gelmiş geçmişten
Kim kolay hesap verir
Git sor yiyip içmişten

Ben böyle bir kadınım
Gerçekleri severim
Mert ve dürüst olanı
Her toplumda överim

Hep gerçekçi olalım
Sözümüzde duralım
Sözümüz ölüm olsa
Gidip onu bulalım

KAYBETTİM

Kurtulamıyorum dertten kederden
Hiç farkım yokmuş akan bir selden
Sen ne beklersin ki sararmış gülden
İçimde bütün gizlediğim aşkı kaybettim

Saran yaprağım dökülmüş yere
Derdimle dolmuştur büyük bir dere
Sevilmeden sevmek tövbe bir kere
İçimde bütün gizlediğim aşkı kaybettim

Kapısı kilitli girilmez kalbe
Sevgi için inan ki yediğim darbe
Çileden efkardan dolmayan heybe
Bütün gizlediğim aşkı kaybettim

BİZİM İNCESU

Eser incesunun kaba yelleri
Tikene sarılmış açan gülleri
Yıkıpta götürdü akan selleri
Gayri gelişiyor bizim İncesu

Nasibini almış dertten kaderden
Geçmişi bir sorun yaşlı pederden
Toprağı gam yükü bilmiyorum neden
Gayri değişiyor bizim İncesu

Adana yolu içinden geçer
İncesu her şeyde güzeli seçer
Bülbül dertli öter gülünden geçer
Çok şirin görünür bizim İncesu

Canım erciyeste komşudur bize
Çukurdan kurtulup çıkmıştır düze
Biter eksikleri gelecek güze
Çok şirin görünür bizim İncesu

ERGİN’E

Çiçek ektim adı sergen
Ölmek istemiyorum erken
Kalp hastası rahatlıyor
Ali Ergin derken

Hastanesi temiz dora
Kapıları ne hoş boya
Yatarım ben doya doya
Ergin beyin sayesinde

Anju balon kalp ustası
Kendi insanlık hastası
Açılır kalplerin pası
Ergin beyin sayesinde

Dilinden şevkatlar akar
Hastaya allahça bakar
Ne güzel sitentler takar
Doktorluğu sayesinde

Tanrı seni hep korusun
Herkes senin gibi olsun
İçine hep nurlar dolsun
Yüce allah sayesinde

Bunu yazan yaşlı teyze
Ona geldim geze geze
Ben giremem hiç krize
Ergin beyin sayesinde

İlim sende irfan sende
Kalplerdeki derman sende
Ben ergine yazı yazdım
Bu kalemin sayesinde

UĞUR MUMCU’YA SESLENİŞ

Fikilerinle savunacaktın
Kitaplarınla övünecektin
Ben mumcuya sesleniyorum
Sen aramızdasın sen

Seninle hep kalsaydık
Fikirlerini alsaydık
Torunlarımıza miras değil
Senin kitaplarını koysaydık

Seni alçakça öldüren
Beklide övündü
Bir gün oda anlayacak
Türkiye ne kadar geriye döndü

Senin mumum sönmedi
Her zaman yanacak
İleriyi aydın gören
Seni her zaman anlayacak

Sen bir aydın güneş olacaktın
Laikçi torunlarımıza soru soracaktın
Geleceğe aydın cevap alacaktın
Ama ölmedin yinede ölmedin

Öyle mumcular var ki mumunu yakacak
Öyle mumcular var ki onlardan hesap soracak
Öyle mumcular var ki seni her zaman anlayacak

Senin fikirlerini altınla yazıp
Gümüşle süsleyeceğiz
Geleceğin gençliğine
Açıp da dökeceğiz

Mumcular ölmeyecek
Işığı sönmeyecek
İlkeleri geriye dönmeyecek

ÇİZGİLERİN SESİ

Yüzümdeki çizgiler
Hepsi bana aittir
Öyle yıpranmışım ki
Hepsi bana şaittir

Sitemli bir yuvada
Çocuğuma anaydım
Neydi kör kader böyle
Beni benden soraydı

Bilge, bilge saçlarım
Hep yolunup söküldü
Bu talihsiz saçlara
Ateş bile döküldü

Atmak için sıkıntıyı
Ne işlere takıldım
Bu sonsuz bataklıktan
Sabırla hep bakındık

Atamadım içinden
Bir patla saplanmıştı
Bir yalanın uğruna
Anam da aldanmıştı

Ortada kara çalı
Kökü hiç kurmadı
Bedenim çağlayandı
Bendim hiç durulmadı

Gerçeklerin içinde
Cahillik yatıyordu
Parlayan ufuklara
Kalbim hep atıyordu

Cahil ile konuşmak
Ömür boyu savaşmak
Kader düşürse eğer
Zor imiş bunu aşmak
Kalem tutsun ellerin
Yolun sonu karakoldur
Hem sorgu hem yargı vardır
Döktüm içimi kağıda

Ömür bitti öyle böyle
Allahım sen yardım eyle
Yazı yazan kara kalem
Yazdığımı doğru söyle

O çizgiler kağnı yolu
Kağnı çeken allah kulu
Annesinden çok soğmuş
Annesinin güvendiği tek oğlu

Çizgilerde anlam var
Onlar işe yarar
Çizgiler hesapsız kalmaz
Onunda cezası var

20 Aralık 2009 Pazar

ORMANLARIMIZ

Yurdum ormanla yeşersin
Yurdum çimenle döşensin
Çevremdeki ormana
Çeşit ,çeşit kuş gelsin

Ormanları kim sevmez
Çünkü milli servettir
Ne kadar orman çoksa
Yıkılmaz bir devlettir

Orman olan yerlerin
Yağmurları bol olur
Yağmurlar çoğaldıkça
Derlerde sel olur

Ormanlar canlı varlık
Olur mu yurtta darlık
Orman çoğaldıkça
Gelir bize canlılık

ORMANLARIMIZ

Yurdum ormanla yeşersin
Yurdum çimenle döşensin
Çevremdeki ormana
Çeşit ,çeşit kuş gelsin

Ormanları kim sevmez
Çünkü milli servettir
Ne kadar orman çoksa
Yıkılmaz bir devlettir

Orman olan yerlerin
Yağmurları bol olur
Yağmurlar çoğaldıkça
Derlerde sel olur

Ormanlar canlı varlık
Olur mu yurtta darlık
Orman çoğaldıkça
Gelir bize canlılık

NAZAR AĞACI

Anıl salkım söğüt dalları sarkmış
Annesi büyütmüş boyuna bakmış
Onu korumaya muskalar takmış
Bir nazar ağcı uçup gidecek

Uzakları yakın eden
Teyzelerine akın eden
Gurbeti yol seçmiş neden
Nazar ağacı anılım var

Yazdı bütün şiirleri
10 parmağında hüneri
Sanki meşale feneri
Çınar ağacı anılıma

Hasret Kalmış nafiyesine
Özlem duymuş nefesine
Sevgi girmiş sinesine
Nazar ağacı anılıma

Açan çiçek hoş olurmuş
Ağlayan göz yaş olurmuş
Nazar ağacı gidince
Büyük evler boş olurmuş

İnci saydım tane tane
Has kokulu yeşil nane
Nazar ağacı unutmaz bizi
Dolanırda gelir gene


Sen bir çiçeksin bende arıyım
Sen bir değirmensin bende darıyım
Yolculuk göründü gurbet ellere
Nazar ağacını nerde arayım




Kimseler tutmaz yerini
Seven mutlu olsun seni
Ananesini severdi
Nazar ağacı unutmaz beni

Başıma yazma bağladım
Hem yazdım hem ağladım
Bir deli gönlüm vardı
Nazar ağacına bağladım

Şu dağlarda duman tüter
Eteğinde otlar biter
Bizde ayrılık yoktu
Nazar ağacı çekip gider

VEREM SAVAŞ HAFTASI

Veremle savaşmaya
Hepimizde hazırız
Yurtta birlik olursa
Mikropları kazırız

Verem denen hastalık
Hepimize bulaşır
Veremle mücadele
Bütün yurtta dolaşır

Aşılar sağlık demek
Zamanında yaptırak
Geç kalma kampanyaya
Toplumunan katılak

Doğuştan sonsuza kadar
Temizlik hep hakkımız
Verem denen mikrobu
İnceleyip baktınız

Şöyle baksak çevreye
Temiz tutsak olmaz mı
Bakımsız kalan yere
Mikrop denen dolmaz mı

Temiz hava bol gıda
Sağlığımızın temeli
Vatandaşın görevi
Bunu iyice bilmeli

Çocuk evin neşesi
Sanki çiçek köşesi
Eğer mikrop geçerse
Hep yükselir ateşi

Geleceğe ışık tutan
Bu minicik çocuklar
Yemesin vücudunu
Mikrop denen böcekler

Sağlıklı adım atsınlar
Sağlıklı büyütelim
Çocukları aşısına
Vaktinde götürelim

Her şey insanlar için
Birlikten kuvvet doğar
Temizliğe önem ver
Mikrobu koymaz kovar

Sen sensin insansın
Her şeyi bilirsin
Veremle savaşmaya
Mezarda ki dirilsin

Dinleyin arkadaşlar
Sözü burada bitirek
Veremle savaşmaya
Biz de dernek getirek
AYLARA GÖRE PİYES OYUNU

OCAK

Ocak geliyor ocak
Kar yağar kucak, kucak
Kovalım kış babayı
Bitti bizim yakacak

ŞUBAT

Benim adım şubattır
Beni küçük sanmayın
Kışı bitirdik diye
Bu sözlere kanmayın

MART

Mart baharın ilk ayarı
Bahçe ekelim dayı
Eğer bir şey ekmezsek
Bize kim verir payı

Mart ayını severim
Onu fazla överim
Baharın müjdesidir
Nevruzu çok severim

NİSAN

Geliyor nisan kardeş
Her yer yeşil döşeli
Şöyle bakın çevreye
Bütün insan neşeli

Birde nisan ayında
Bize bayram hakkı var
Bugün 23 nisan
Meydan doludur insan


MAYIS

Güzelim mayıs ayı
Nurlandırdı dünyayı
Tarihimiz içinde
Onunki aslan payı

Mayısın 19 günü
Gençliğin mutlu günü
Bunu yaşatmak için
Unuturmuyuz dünü

HAZİRAN

Adım haziran ayı
Nasılsın çiftçi dayı
Çalışırsan bu ayda
Çoğaltırsın buğdayı

TEMMUZ

Temmuz ayının sıcağı
Açar bize kucağı
Ürünlerle dolacak
Bütün yurdun bucağı

AĞUSTOS

Ağustos verimli ay
Hepimize çıkar pay
Çok satarsan ürünü
Paraları bolca say

EYLÜL

Ben eylülüm arkadaş
Ey diye bağırırım
Çabuk topla bostanı
Kış babayı çağırırım

EKİM

Ekim derler adıma
Tohum ek toprağına
İhmal etme arkadaş
Kar yağar toprağına

KASIM

Benim adım kasımdır
Yüzüm gayet asıktır
Çocuklar hep üşütmüş
Çok üzüldüm yazıktır

ARALIK

Benim adım aralık
Denizde üşür balık
Soba yakma yüzünden
Hanım aldı hastalık

Böylece bitti aylar
Bütün baylar bayanlar
Hepiniz hoşça kalın
Size candan selamlar

POLİS HAFTASI

Ben bir polis olursam
Korurum hep yurdumu
En büyük zorluklarda
Desteklerim ordumu

Polisler geçekçidir
Hiç yalan söylemezler
Her zaman çalışkandır
Tembellik eylemezler

Polis koruyucu demek
Polisler verir emek
O öyle bir meslek ki
İnan yorucu demek

Bazen hep vicdanlı
Bazen de sert olurlar
Adaletin yolu
Doğrulukla bulurlar

Göreviniz çok kutsal
Bende polis olsaydım
Severek çalışırdım
Zor işleri alsaydım

Toplum duysun sesimi
Polise destek olak
Gerektiği yerlerde
Canımızı koyak

İçim öyle cesur ki
Polis gibi yaşarım
Verseler zor görevi
Ne zorluklar aşarım

Hep tetikte dururlar
Çok uyanık olurlar
Her zaman yanımızda
Canımızı korurlar

TURNAM

Turnam bizim elde sen durmazmısın
Şu dertli gelini sen sormazmısın
Susaşmışın turnam dilin kurumuş
Bizim pınarlara sen konmazmısın

Turnam bizim elde durmazsın niye
Kanadın takılmış çalı çirpiye
Konuk bir dikene yuva yapmışın
Kader anlımızın yazısı diye

Turnam neden dönmen bizim ellere
Benzeterim seni açan güllere
Dertlinin derdini bilmiyor kimse
Sakın turnam sende düşme diller

ÇAĞRE BULUNMAZ

Şair yazar kalem yazar el yazar
Ölüm uzakta değil seninle gezer
İstediği yere kazar bir mezar
Ölüm sana niçin çare bulunmaz

İnsanlar sözünü taşa geçirir
Felek hiç acımaz zehir içirir
Genç ihtiyar bu dünyadan götürür
Ölüm sana niçin çare bulunmaz

Zevk ilen aşk ilen bir ömür kalsan
Sarayın köşkün sahibi olsan
Gemiyi yürütüp denize dalsan
Ölüm sana gene çare bulunmaz

Fidan gibi nice gençleri yıktın
Oturup döşüne canını sıktın
Haneler batırıp geriye çıktın
Ölüm sana niçin çare bulunmaz

Ne paşalar geldi geçti elinde
Allı gelinleri aldın yarinden
Kim kurtuldu götürdüğün selinde
Senden başka paşa göremedim ben

Pehlivan ol güreşirsin meydanda
Mahkum olup yatsan bile zindanda
Köşkün olsa arar bulur bir anda
Senden başka yiğit göremedim ben

Dünyanın dolusu paranda olsa
Binlerce doktorlar başına dolsa
Felek senin ile arkadaş olsa
Senden başka gerçek göremedim ben

Felek zenginlerden para alsaydı
Zenginin yerine fakir ölseydi
Eğer hakkın emri böyle olsaydı
Böyle bir emiri göremedim ben

Doktur olsan kurtarırsın hastayı
Usta olsan kondurursun binayı
Avukat olsan kazanırsın davayı
Felekten başka usta göremedim ben

Bun nasıl ölümdür akıl ermiyor
Kaş göz arasında kimse görmüyor
Dünyayı verseler torpil olmuyor
Senden başka doğru göremedim ben

GELİN KAYNANA ESPİRİSİ

Gelin ;

Oğlanı doğurdun kaynana
Doğururken bağırdın kaynana
Kaynatam ölmüş diyorlar
İkiniz gelin yan yana

Oğlanı büyüttün kaynana
Torunu da yürüttün kaynana
Seni hiç sevmiyorum
Benimle gelme yan yana

Kaynana bacak arası
Gelinden uzak olsun arası
Ne istersem alırım
Olursa oğlunun parası

Oğlun bana taparsa
Dediğimi yaparsa
Kefenini sararım
Oğlun senden koparsa

Tamda dediğim oldu
Kaynana yüzlerin soldu
Doğurduğun oğlanın
Tapusu benim oldu

Kefenini dar sarsam
Oğlunu yanıma alsam
Varsam mezar taşına
Sakın çıkma karşıma


Korkarak gittim ama
Bastım topraklı dama
Mezarda da korkarım
Komşu olursan bana


Kaynana ;

Aldın benim oğlumu
Kesitin benim yolumu
Sen beni safça gördün
Kaldırmadın kolumu

Haydi gelin televizyonsun
Antensiz neye yarar
Dağların ardında olsam
Gelirde oğlum beni arar

Bak kız gelin sen bir şekersin
Oğlumuda benden çekersin
Ben bastona binince
Kahrımıda çekersin

Ölünce gelinim ol bana komşu
Günahım varsa öderim borcu
Seni yakmasınlar benim yerime
Yalvarırım allaha affeder suçu

Gelin ;

İnan ki anladım kaynana seni
Hepsinin yanına koysalar beni
Beklide verirler güzel cenneti
Elinden tutar götürürüm seni

Kaynanam ölüme seninle gidek
Tüm sorunları burada bitirek
Bütün üzüntüler geride kalsın
Birazda topluma neşe getirek

LEYLA BİR SİTEM

Kader peşindedir kovalar seni
Mahvetti dünyada o Leyla beni
Ölünce verseler cehennem yeri
Veremem ellere güzelim seni

O kara kaşların okunan yaydır
Baktım cemaline bir doğan aydır
Gün gelir ayrılık bulursa bizi
O koca dünyalar başıma dardır

Dünyada görmedim senin gibi Leyla
Sakın nazar alma gözlerin ela
Başında dolanır sitemli bela
Sitemli belanın kurbanı benim

SİS DAĞI

Sis dağı beri bakar
Suyu bulanık akar
Bir kız çıkmış karşıma
Başına oya takar

Sis dağının başında
Hep güzeller eyleşir
Yaylası pek serindir
Hep kuzular meleşir

Sis dağının başında
Gezer köylü güzeli
Sis dağının çiçeği
Erken dökmüş gazeli

Sis dağının başında
Mavi yazma uçurduk
Köyümüzün kızları
Güzellikle meşhurduk

ÖĞRETMEN SEVGİSİ

Sizle dolu bilgiler
Bize öğretti neler
Cahillikten kurtuldum
Duyun çağlayan seller

Defteri kitabımı
Sizin kadar severim
Hangi topluma varsam
Öğretmeni överim

Öğretmen gözündeyiz
Atanın izindeyiz
Türklüğün kıymetini
Okuyup bileceğiz

Öğretmenim anne gibi
Öğretmenim baba gibi
Okumasan arkadaş
Kalırsın cahil gibi

Öğretmenime veririm asil kanımı
Öğretmenime veririm kuru canımı
Öğretmenler için yazdım hep bu anımı
Öğretmenlerle süslerim bu vatanımı


Atatürk ilkeleri öğretmenle donanır cahil kalan arkadaş okumakla uyanır.

ÖĞRETMENİM

Annem ve babam kadar sizleri sevmekten derin bir saygı duyarım geleceğimizi aydınlatan sizlerin bilgi dolu beyninizle o şevkatli dilinizdedir cahil kalmanın amacı tek yol vardır işte bu yol sizlere okumak bizlere okutmaktır. İşte şiirimle ezginle bahsettiğim öğretmenlerimin değerini ömür boyu anlayıp unutmayacağım vatanımı atamı bayrağımı ve milletimi sevdiğim kadar öğretmenlerimi bunların arasına katmaktan gurur ve kıvanç duyacağım saçlarım ağırıp dökülse bile sizi hep sevip hürmetle ellerinizden öpeceğim.

AHŞU İNSANLAR

İki yüzlü
Eğri gözlü
Doğru sözlü
İçi serin
Meysu verin
Adı musa
Boyu kısa
Boyu topak
Kafası kabak
Boyu orta
Atar volta
Boyu uzun
Ceviz çırparız güzün
Bazısı sarhoş
Oluyor bir hoş
İçiyor içki
Kokuyor ekşi
Kimisi şişman
Oluyor pişman
Kimisi zayıf
Görünür zarif
Kilosu dolu
Kalkmıyor kolu
Kilosu düşük
Çıkıyor eşik
Kafası büyük
Tarlaya höyük
Saçları dalga
Kıvrılmış halka
Gözünde sürme
Sen onu görme
Burnu badem
Severim zaten
Ağzı fındık
Konuşut tık tık
Çenesi güzel
Yapılmış özel
Elleri mini
Seviyor kimi

NEYE YARAR Kİ

İnsan neye yarar ki
Sevmeyi anlamazsa
Seven nasıl bilinir
Saçları ağırmazsa

İnsan insanım demez
Seven için yanmazsa
Saçlarına ak düşer
Sevip de alamazsa

Sen sevmeyi bilmezsen
O kalbin çırpınmazsa
Sen aşktan ne anlarsın
Heyecanın olmazsa

ÇİLEKEŞİN SÖZLERİ

Kaderin dönmüştür çiçeksiz kıra
Dertlerimi sizdim hep sırasıra
Silayı terk edip gitsem mısara
Dert yakamı bırakmadı neyleyim

İçimden coşuyor bir bahar seli
Derdimi söylesem diyor deli
Tikenlere sardı feleğin yeli
Dert yakamı bırakmadı neyleyim

İçimde dumansız bir ateş yanır
Beni anlayanlar sızımı alır
Halden bilmeyenler aşıkar sanır
Dert yakamı bırakmadı neyleyim

Yeşil yaprağım gazele dönmüş
Ömrüm sona gelmiş ecele dönmüş
Kaderin zehiri bizlere gelmiş
Dert yakamı bırakmadı neyleyim

HASTA ODASI - 1979

Yanımda yataklar içi boş durur
Göz yaşım mendili ıslatır durur
Faydasız haplar başıma vurur
İçiyim hapları tükensin bari

Kafamdan gelen su mideye geçer
Çare diye zehir olsa da içer
Düşersin buraya belki bir naçar
İlacı şişeye koy canım doktor

Hastanede günler neden geçmiyor
Hemşire kibirden yere basmıyor
Kimse gelip kapıları açmıyor
Şu benim derdimi sor canım doktor

Sabah olur doktor odaya girer
Hap verir hastaya hep birer birer
Paspascı yerleri bir bezle siler
Gel şu hatırımı sor canım doktor

Hemşire acemi bir iğne yapar
Dişini sıkarsın canını yakar
Derdini söylersen kapıyı çarpar
Gelipte bunları gör canım doktor

Düşersen buraya kadirin olmaz
Dostların gelipde bir hatır sormaz
Buraya taş olan yok sanada kalmaz
Gelde taburca et canım doktor

Düştüm hastaneye yokmu çareler
Ölürsem boş kalır canım haneler
Annem diye evde yavrular meler
Gelde taburca et canım doktor

SEÇELER

Yurdu ovalı kuşum
Çöpten yuvalı kuşum
Sizi dile getirsem
Bumudur benim suçum

Cıvıl ,cıvıl sesimiz
Bize haber verseniz
Siz havada uçarken
Rüzgar gibi esseniz

Cansız gibi uçarsın
Kanadını açarsın
Tarladan kovalasam
Bahçe yemi kaçarsın

Gel durun bizim elde
Sesiniz dalda gülde
Ben kuşları severim
Kalmayın gurbet elde

İbiğinde yem taşır
Kıv ,kıv tüyünü kaşır
O ince sesleriyle
Haberi kime taşır

Şu doğanın dostları
Neşe verir kuşları
Bende size hak versem
Köye dönsek kışları

Göçmenler gider durmaz
Gurbete yuva kurmaz
Havalar soğunca
Turnalar bile durmaz

Baharda hep buluşak
Hasretlikten konuşak
Benim yavru kuşlarım
Baharda hep bulaşak

GURBET KUŞU ABLALAR

Yıllardır ayrılık köprüye döndü
Geldik bir araya yüzümüz güldü
İçimdeki yangın sizlerle söndü
Neden gurbet kuşu bizim ablalar

Allah yardım etse gelsem Ankara’ya
Köydeki evi versem kiraya
Sizleri görmeyi koysam sıraya
Muhabbet kuşudur bizim ablalar

Su gibi akıp ta geçmiştir zaman
Büyümüş Murat’tım olmuş bir uzman
Daha da yükseğini okuyun aman
Ne ağır başlıdır bizim ablalar

Gelsek bir araya döksek içimi
İntihar etmeden kessem sicimi
Çilekeş hizmetin yok dur geçimi
Hizmetçiniz olsan canım ablalar

Melis dok dur olmuş ne gizli tutmuş
Bütün akrabaya bir sürpriz olmuş
Cici annenin gözleri sevinçten dolmuş
Ne süper insanlar bizim ablalar

Bu sırrı saklamak büyük başarı
Sanki kovandaki bal yapan arı
Hikmet teyzesi de bir yaşlı karı
Beni hep anlayan bizim ablalar

YEŞİL AY

Yeşil aya uyalım
Sağlımızı koruyalım
İçmeyelim sigara
Sağlam toplum olalım

Bırakalım içkiyi
İçmeyelim viskiyi
Koymayın masalara
Pis ,pis kokan ekşiyi

Güzel ,güzel yemekler
Güzel ,güzel meyveler
Sağlımızı sevelim
Daha var neler ,neler

Hele eroin içen
Allah bizi korusun
Eroin satışı yapan
Bir an önce kahrolsun

Hep el ele vererek
Güzel toplum olalım
Sağlığımız bozmayan
Güzel şeyler alalım

Süt yoğurt peynir yemek
Ne kadar uygun bize
Koyalım soframıza
Yan yana dize, dize

Yeşil ayın haftası
Sağlığımızı andırır
Varma içenin yanına
Belki bizi kandırır

Her şey sigarayla başlar
Ne boranlar ne kışlar
Bir yerde sevilmezsin
Her toplum seni dışlar

KAR TANELERİ

Siz beni bilseniz kar taneleri
Sevgi ile süslerim bütün evleri
Doğada severim daha neleri
Sevgiyi anlayın kar taneleri

Sanki göklerden kelebek uçar
Bütün çevreye beyaz nur saçar
Sevgiyi bilenler hep kucak açar
Siz beni anlayın kar taneleri

Güzel tanelerim bir pamuk gibi
Bazen savur tur ince bir tipi
Mecnunla Leyla’nın kavuştuğu gibi
Sevgiyi bilseniz kar taneleri

Ne güzel serinlik verir bizlere
Şahit olur hep basılan izlere
Siz yardım etseniz yanan közlere
Ben sizi severim kar taneleri

Bir nisan ayında aradın bizi
Pencere önünde izledim sizi
Şiirler yazmışım hep dizi, dizi
Sıcakta arayın kar taneleri

Çöllerde Veysel’in kaldığı gibi
Kuru ovalara daldığı gibi
Ben size aşığım kar taneleri
Aslı ile keremin yandığı gibi

Gitmesen burada kalsan yanımda
Yanarken gelseniz hemen anında
Siz aşktan anlarsınız kar taneleri
Arzu ile kamber gibi kalsan yanımda

ERCİYES’DE FACİA - 1978

Ayvazağcı derler bir toprak kaydı
Acılı haberi dünyaya yaydı
Yardıma koşanlar cesedi saygı
Develi halkına hep geçmiş olsun

Gece saat birde geliyor sesler
İmdat bekliyoruz en yakın dostlar
Dozer kepçede yüzülen postlar
Develi halkına hep geçmiş olsun

Erciyes helandan uçmuştur beyler
Kimi namaz kılmış duasın eyler
Anne yavrusuna ninniler söyler
Beşiği helanda gören ağlasın

Bakınız çukurlar hep ceset dolmuş
Felek bu canlarla kardeş payı olmuş
Anne bebesini koluna almış
Bebeyi kolunda gören ağladı

Ayvazağcı derler aslı nereli
En yakın komşusu ünlü develi
Gidip o olayı nasıl görmeli
Yüzülen cesedi gören ağladı

Yatmış yatağına bir allı gelin
Yeni gelin olmuş kınalı elin
Heyelanda bükülmüş kınalı elin
Kınalı elleri gören ağladı

Damat beyin sağ avucun da kınası
Döş cebinden çıktı küçük aynası
Karşı gelmedi mi bunun duası
Damatla gelini gören ağladı

Erciyes derlerde insafı yokmuş
Ayvaz acı köyü içine çökmüş
Erciyes kopmuşta hiç gören yokmuş
Gece felaketi gören ağladı

Gece bir gürültü dağlar dayanmaz
Köylü uykuda kimse uyanmaz
Gören vatandaşın canı dayanmaz
Ayvaz acı köyünü gören ağladı

Felek o dağları sen nasıl yıktın
Erciyes o köyle harbemi çıktın
Kız gelin demedin Toprağa soktun
Cesedi toprakta gören ağladı

Yeter hikmet yazma kalemin durdu
Ayvaz acı köyünde saçlar yolundu
1 hanede 9 ceset bulundu
Cesedi çıkaran ekip ağladı

Dünya cennet olsa kimseye kalmaz
Felek kardeş olsa hiç hatır saymaz
Gün gelir kalemde arayıp sormaz
Bu yazıyı yazan kalem ağladı

YAŞLILIK

Yaşın olmuştur 50
Yer arıyorsun belli
Yaşın olmuştur 60
İnan ki işin bitmiş
Yaşın olmuştur 70
Kaptan denize gitmiş
Yaşın olmuştur 80
Bu dünyayı terk etsen
Yaşın olursa 90
Hafızan olur noksan
Yaşın bulursa 100
Karıştırırsın sözü
Kalmaz ta özü
Kefene bakar yüzü
100’den geçme ileri
Kalmış kemikle deri
Kışın ölme ak dedem
Kim eşecek mezarı
Mezarın hazır olsun
İçine dedem konsun
Yalnız yatamasan
Yanına ebem konsun

BOŞ KAZAN

Kurulmuş devlet kazanı
Suçlamayın yazanı
Uzananlar yemiş
Dervişler hesaba gelmiş

Artık kazanda aş bitmiş
Hortumla çeken gitmiş
Ne yapsın bu derviş
Gene hesaba gitmiş

Kim verecek hesabı
Halk çekecek azabı
Çokça taş getirdik
Olmamış sağlam yapı

Kazanda aş kalmamış
Ocakta taş kalmamış
Her gün gelen zamlardan
Gözlerde yaş kalmamış

Yaşamak mı ölmek mi
Ateş den bir gömlek mi
Nedir halkın çektiği
Dünyaya bir örnek mi

İç borcumuz , dış borcumuz
Nedir bizim suçumuz
Tüp yükseldi gidiyor
Hep yanıyor canımız

İşsizlik içindeyiz
İp ile sizimdeyiz
Öcalan bizden rahat
Biz geçim derdindeyiz

Hesaplar sorulacak
İstikrar aranacak
Hortumla çekilmeyen
Biz kazan kurulacak

SÜRÜDE SÜRMELİ

Sürüde sürmelisin
Gelip de görmelisin
O sürünün yününden
Bir yelek örmelisin

Sürü geliyor sürü
Dertli meliyor biri
Çoban kurban olayım
Sürüyü dön der geri

Sürü yolda sürünür
Güzeller hoş görünür
Güzellerin yoluna
İnanınki ölünür

İP DOLADIM KERMENE

İp doladım kemrene
Efkarlandım ben gene
Yare küçük diyorlar
Ben sevi yom kime ne

Ayağında yemeni
Yaylamızın çemeni
Elinde ip yumağı
Yar çevirir kemrene

İp yumağı dolaştır
Olacağı kumuş tır
Yare bir mektup yazdım
Ne olur Allah ulaştır

İP DOLADIM KERMENE

İp doladım kemrene
Efkarlandım ben gene
Yare küçük diyorlar
Ben sevi yom kime ne

Ayağında yemeni
Yaylamızın çemeni
Elinde ip yumağı
Yar çevirir kemrene

İp yumağı dolaştır
Olacağı kumuş tır
Yare bir mektup yazdım
Ne olur Allah ulaştır

DAĞLAR

Dağlarda tütün tüter
Karlar eriyip gider
Yardan ayrı kalırsam
Belki beni terk eder

Umutlarım hep yarına
Öldüm bir yar uğruna
Ben yarı alamasam
Kar basarım bağrıma

Kar yağar kar üstüne
Bakma eller sözüne
Elimde bir gül olsa
Kim vermese dostuna

KÖRÜ KÖRÜNE

Ne kadar zor şeymiş
Cahil çobanı olmak
Öyle kör bir bela ki
Onun esiri olmak

Ver eline kazmayı
Vurur taşa toprağa
Cahille yuva kuran
Döner sarı yaprağa

Gel birazda sen düşün
Bir şeyler kavrasana
Bırak şu zorbalığı
Bir şeyler anlasana

Gözü bağlı yaşama
2 harf de sen öğren
Kalmasın sizleri de
Cahil gözüyle gören

Okulunu kendin yap
Sende bir şeyler yarat
Dünya ilerliyor
Cahilliği kaldır at

Her yerde okul olsun
İçi çocukla dolsun
Karanlıktan kurtulup
Aydınlığa yol bulsun

Camilerden giden yol
Gene okuldan geçer
Kara tahta olmasa
Saftakiler ne seçer

Bu kalemde neler var
Değerini bilelim
Yanlış yola gideni
Bir kalemde silelim

Okular çoğaldıkça
Cahiller hep azalır
Mezar taşları bile
Kalemle hep yazılır

Öyle bir birlik olsun
Öyle bir dirlik olsun
Kalemle imzalanan
Öyle bir devlet olsun

Bende bir vatandaşım
Kalemle arkadaşım
Sevmesem bu kalemi
Kurumasın gözyaşım

ASKER KURBANI GELİN

Gördüm yasemini düştüm yolları
Boyanmışım al kınalı kanlara
Nasıl ateş etti askerler bana
Cenazeme geldi beni duyanlar

Karaya yolları uzaktır, uzak
Yollarda bekliyor ateşli tuzak
Sana kıyılır mı gelin mevlide
Ellerim varmıyor sana ne yazak

Bir rüzgar esmiştir belirsiz yönden
Yanarım Mevlü’dem bilmiyorum neden
Yuvası yıkılmış virana dönmüş
Allı gelin gitmiş ne gelir elden

Bir kurşun atılmış motora değmiş
Gelin Mevlüde’ye vur emri gelmiş
Kafayı eğdirmiş beynine değmiş
Yıktın incesuyu gelin mevlüde

Seni vuran asker alıp da gitti
Hastaneye vardın nefesin bitti
Bu işte kar ez yok vaden mi yitti
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Oğlun asker olmuş nasıl gidecek
Mehmet’in kokusu sana yetecek
Sana yananların ömrü bitecek
Yıktın ince suyu gelin mevlide


Vardım obasına kuzular meler
Anasız kuzuyu çobanlar neyler
Ananız kuzular nasılda meler
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Mehmet asker olmuş gel de savuştur
Ayrılmış kuzular gel de kavuştur
Konduğun yaylanın suyu ne hoştur
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Elleri kılıçlı bir aslan gibi
Hangi yönden geldi bu zalim tipi
Sarmış kollarını ecelin ipi
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Yavrularını kime emanet ettin
Sonsuz yolculuğa çekip de gittin
Mehmet’i doğuya asker mi ettin
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Bir şalvar giyinmiş ketendir keten
Benim de bu geline yandığım neden
Ecel kurşununa kahrolup giden
Yaktın ince suyu gelin mevlide


Mehmet asker olmuş gel de savuştur
Ayrılmış kuzular gel de kavuştur
Konduğun yaylanın suyu ne hoştur
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Elleri kılıçlı bir aslan gibi
Hangi yönden geldi bu zalim tipi
Sarmış kollarını ecelin ipi
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Yavrularını kime emanet ettin
Sonsuz yolculuğa çekip de gittin
Mehmet’i doğuya asker mi ettin
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Bir şalvar giyinmiş ketendir keten
Benim de bu geline yandığım neden
Ecel kurşununa kahrolup giden
Yaktın ince suyu gelin mevlide



Mehmet asker olmuş gel de savuştur
Ayrılmış kuzular gel de kavuştur
Konduğun yaylanın suyu ne hoştur
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Elleri kılıçlı bir aslan gibi
Hangi yönden geldi bu zalim tipi
Sarmış kollarını ecelin ipi
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Yavrularını kime emanet ettin
Sonsuz yolculuğa çekip de gittin
Mehmet’i doğuya asker mi ettin
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Bir şalvar giyinmiş ketendir keten
Benim de bu geline yandığım neden
Ecel kurşununa kahrolup giden
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Mehmet asker olmuş gel de savuştur
Ayrılmış kuzular gel de kavuştur
Konduğun yaylanın suyu ne hoştur
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Elleri kılıçlı bir aslan gibi
Hangi yönden geldi bu zalim tipi
Sarmış kollarını ecelin ipi
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Yavrularını kime emanet ettin
Sonsuz yolculuğa çekip de gittin
Mehmet’i doğuya asker mi ettin
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Bir şalvar giyinmiş ketendir keten
Benim de bu geline yandığım neden
Ecel kurşununa kahrolup giden
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Mehmet asker olmuş gel de savuştur
Ayrılmış kuzular gel de kavuştur
Konduğun yaylanın suyu ne hoştur
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Elleri kılıçlı bir aslan gibi
Hangi yönden geldi bu zalim tipi
Sarmış kollarını ecelin ipi
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Yavrularını kime emanet ettin
Sonsuz yolculuğa çekip de gittin
Mehmet’i doğuya asker mi ettin
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Bir şalvar giyinmiş ketendir keten
Benim de bu geline yandığım neden
Ecel kurşununa kahrolup giden
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Mehmet asker olmuş gel de savuştur
Ayrılmış kuzular gel de kavuştur
Konduğun yaylanın suyu ne hoştur
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Elleri kılıçlı bir aslan gibi
Hangi yönden geldi bu zalim tipi
Sarmış kollarını ecelin ipi
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Yavrularını kime emanet ettin
Sonsuz yolculuğa çekip de gittin
Mehmet’i doğuya asker mi ettin
Yaktın ince suyu gelin mevlide

Bir şalvar giyinmiş ketendir keten
Benim de bu geline yandığım neden
Ecel kurşununa kahrolup giden
Yaktın ince suyu gelin mevlide

İLMİN TEMELİ

Ne güzel şeydir ilimle olmak
İlim Çin’de de olsa arayıp bulmak
Büyük Atatürk’ün izinde olmak
Okuyanı atam sever vatan sever bende severim

Doğuştan sonsuza kadar ilimle savaş
İlmi öğreten canımı da alsa olurum kardaş
Görünen amansız dağları kanatsızca aş
Bak dökülür göklerden bulutsuz bir yaş

Oku arabul yarış
Dünyayı ölçersin hep karış, karış
Bize yan bakan olursa susma
Git ona bir şey öğrenmek için barış

İlmin yoları engelde olsa
Canımız askıda çengelde olsa
Gözümüz bir avuç toprakta olsa
Yatmayız toprakta ilmi ararız

Sen senin insansın her şeyi çözersin
Ham demirde olsa yumrukla ezersin
İlme aşık olmayan gelincik gül bile
Açmasın solsun rengi bezersin

Kültürle ilim dostumdur benim
Okyanusa da yüzer batmazdır gemim
Miras koyma istemem arkadaş
Eserin kalsın dünyada senin

ŞİİR SİTEMİ

Tutan yok ellerimi
Susmayan dillerimi
Bütün dile getirdim
Yurdumu köylerimi

Şu giden uzun yollar
Herkes yolunu yollar
Şu ağaçlar şen kuşlar
Bilemezler halimi

Küsem dedim kadere
Şiirim döndü hedere
Almam desem elime
Gönlüm sanki medrese

Baktım ki dağlara Ala, ala kar
Al götür beni soğukluğa sar
Köyümde ilimde karınlıktayım
Dünya genişte olsa benim için dar

Herkesin ayrı ,ayrı
Bir görüşü vardır
Bir örümce de olsa ağı ile
Yuvasını örüşü vardır

Baktım ki uzaklara
Ilgın, ılgın bir yol
Gel gör ileriyi
Oraya sen hükümdar ol

İNCESU ÜZÜM FESTİVALİ

Bağa çubuk ekerim
Dibine su dökerim
Kız ben senin yüzünde
Nice yıldır bekarım

Sepet aldım koluma
Düştüm bağın yolana
Gonca gülsün solarsın
Varma elin oğluna

Beyaz üzüm keserim
Yaprağını düzerim
Alamasam kız seni
Diyar,diyar gezerim

Siyah üzüm kesmişem
Rakı yapıp içmişem
Kız kapının önünden
7 kere geçmişem

Kulak astım ezana
Şıra koydum kazana
Kız kurbanlar olayım
Seni bana yazana

GAFFARA SESLENİŞ

Ne cesur gaffarmış o bizim gaffar
Halkının yüreği yanıyor far ,far
Doğmuşta doğacakta nice gaffar var
Gaffarlar ölmez hep aramızda

Diyarbakır da vardı bahar havası
Gaffarım ölünce tuttular yası
Allah’ın şehidi gelmeyin ası
Gaffar bir ilaçtı hep yaramızda

Cesaret güçlü güler yüzlüydü
Mertçe konuşur doğru sözlüydü
Sanki yörenin bahçıvanı ayağı tozluydu
Denizler gemi kartaldı karamızda

Polisim askerim hepside Okan
Şehitlerimden aksın toprağıma kan
Var mı karşısında aslanlara yan bakan
Köpektir ağaca gizlenip yakan

Sporu severdi gel Fenerbahçe
Çakallar öldürdü gidiyor güce
Gaffarlar gibi geliyor nice
24 ocaktı gaffarla mumcunun öldüğü gece

Kalmaz vatan hainleri yanınıza kalmaz
Ne şehitler verdik yurdumdan bir çiçek solmaz
Bir gün geleceksin sende ipe
Gaffar’a uzananlar bir nefes almaz

Seyircisin bir köşede izledin
Korkaksın katilliğini gizledin
Erkeksen kolaysa çıkın meydanı
Sizin gibi çeteler delirmiş dana

Okanlar ölür volkanlar kalır
Bu güzel yurduma şehitler verir
Sizin gibi Öcalanlar zindanda erir
Hikmet bile o diyarda can verir

İnsan değerli varlık dizilir mi kurşuna
Nasıl hedef alıp da ateş edersin ona
Hiç dikkat etmedin mi istiklal marşına
At şu kini içinden insanca çık karşıma

Bir ananın oğlu gider diyar bakırdan
9 ananın oğlu gelir yerine
Hizbullah’ın göz dünmüş
Adam öldürüp gömecekmiş derine

ZAMAN KADINLARI

Bulaşığı yıkar dolap
Dönüyor hep yalap ,yalap
Evi süpürür mırıltı
Hiç kesilmez hırıltı

Çamaşır yıkanır dönerek
Balkona ser överek
Alo derler konuşur
Her kes ile görüşür

Tüp nen yanıyor ocak
Hazır satılır saçak
Dondurucu evlerde
Eski dolap köylerde

Robot soğanı doğrar
Hanım eve geç uğrar
Dünya evin içinde
Hanımlar ne biçimde

Birde cepte telefon
Kontörler gider on, on
Piriz den çektik fişi
Çabuk bitirdik işi

Herkes’te kredi kartı
Alırlar tartı,tartı
Gelir yüklü fatura
Bey nereye yatıra

Pasta ile börekler
Yağlı ,yağlı çörekler
Çoğu kilo derdinde
Hiç inmiyor göbekler

Bir demlikte çaydan
Hanımlar atar dişi
Sen çayını rahat iç
Beyler ödüyor fişi

Herkes aldı taksiyi
Ne kaldı ki eksiği
Artık çıkalım aya
Uydudan kaya ,kaya

Aydan alalım arsa
Eğer hayat varsa
Çıkın yükselin aya
Koca dünya darsa

Her gün giderler güne
Şükretmezler bugüne
Yırtmaçlı eteklerden
İhtiyaç yok dürbüne

İNCESU

Tarihi eserdir hanı hamamı
Daha da düzelir gelir zamanı
Eksiği daha çok bitmez tamamı
Başkanlara selam olsun İncesu

Coşkuludur İncesu’nun barajı
Yollar eğri hep dolanır virajı
Hep de serin eser poyrazı acı
Sana selam olsun bizim İncesu

Dağların ardında yabanlar yatlar
Bir yanda bağlar bir yanda katlar
Bakımsız parkında bitiyor otlar
Gene de düzelir bizim İncesu

Şöyle bir çıkalım tekke dağına
Şıktır evliyayı basmış bağrına
Asadaki sular kalmaz yarına
Oralarda tamir oldu İncesu

Kuzular meleşir koyunlar meler
Koyunun sesi de bağrımı deler
Sorun aşıklardan doğruyu söyler
Tekke dağı hoş görünür İncesu

Üzümü çok biter toprağın soyu
Kaba yel çok eser bumudur huyu
9 pınardan geliyor suyu
Suyumuzda ne hoş oldu İncesu

Canım Erciyes’in duruşu başka
Gören aşıkları getirir aşka
Çıktım yaylasına havası başka
Kar yatağın ne hoş durur Erciyes


İçinde anayol uzanır gider
Çevrede orman yok serçeler öter
Eksek taşın içine filizler biter
Oralarda orman olur İncesu

Baktıkça çevremiz yeşil görünsün
Yazan hikmet bile artık övünsün
Taşın içine ağaç dikek görünsün
Benim yörem güzel olur İncesu

İNCESU

Tarihi eserdir hanı hamamı
Daha da düzelir gelir zamanı
Eksiği daha çok bitmez tamamı
Başkanlara selam olsun İncesu

Coşkuludur İncesu’nun barajı
Yollar eğri hep dolanır virajı
Hep de serin eser poyrazı acı
Sana selam olsun bizim İncesu

Dağların ardında yabanlar yatlar
Bir yanda bağlar bir yanda katlar
Bakımsız parkında bitiyor otlar
Gene de düzelir bizim İncesu

Şöyle bir çıkalım tekke dağına
Şıktır evliyayı basmış bağrına
Asadaki sular kalmaz yarına
Oralarda tamir oldu İncesu

Kuzular meleşir koyunlar meler
Koyunun sesi de bağrımı deler
Sorun aşıklardan doğruyu söyler
Tekke dağı hoş görünür İncesu

Üzümü çok biter toprağın soyu
Kaba yel çok eser bumudur huyu
9 pınardan geliyor suyu
Suyumuzda ne hoş oldu İncesu

Canım Erciyes’in duruşu başka
Gören aşıkları getirir aşka
Çıktım yaylasına havası başka
Kar yatağın ne hoş durur Erciyes


İçinde anayol uzanır gider
Çevrede orman yok serçeler öter
Eksek taşın içine filizler biter
Oralarda orman olur İncesu

Baktıkça çevremiz yeşil görünsün
Yazan hikmet bile artık övünsün
Taşın içine ağaç dikek görünsün
Benim yörem güzel olur İncesu

YİNE KAHRETTİM

Kötülere kurban oldum
Zor yüklere urgan oldum
Gariplere yorgan oldum
Kadere kahrettim gene

Tüfek oldum atılmadım
Mermi oldum satılmadım
Altın oldum tartılmadım
Kadere kahrettim gene

Küpler güğümler donattım
İpeklere nakış attım
Bütçeme katkılar yaptım
Kadere kahrettim gene

Ne zor işler başardım
Görenler hep şaşırdı
İçimde bilgi taşardı
Kadere kahrettim gene

Kader gözüm kör olaydı
Varıp bir taşa konaydı
O taşa da ben acırım
Keşke toprağa konaydı

Kötülere kul olmuşum
Bitenlere yol olmuşum
Altın idim pul olmuşum
Kadere kahrettim gene

İçerlerde bitmez işim
Sabrettikçe gitti dişim
Hiç bahar gelmedi bana
Başımdan gitmedi kışım

Çalışan bir dövizlerim
İşleyen bir mavzerim
Engel olsa karlı
Dağları alır kalemle ezerim

YAZIK GEÇEN ÖMÜRE

O koskoca yıllarda
Nasıl geçti bu ömür
Çekilene bakarsak
Dayanmaz buna demir

Yolun sonu uzundu
Hem gittim hem ulaştım
Bir gül olup aşmadan
Çalılara dolaştım

İnce uzun yollarda
Yürüdükçe düşündüm
Baştan sonuna kadar
Çilelere büründüm

Şimdi artık yaşlandım
Geldi başka yolculuk
Eğer nasip olursa
Tabut denen o oluk

GÜZ AYLARI

Güz ayları yaşadım
Hiç bahar yaşamadım
Yerlerde toprak oldum
Kanatsız uçamadım

Çağlayanım akmadı
Bir söğüdüm sarkmadım
Aydın olmak içimde
Kalemi bırakmadım

Hiç yeşil olamadım
Yapraklarım sarardı
Görüşlerim genişti
Yörem bana çok dardı

Olsam bir yaz mevsimi
Herkes duysun sesimi
Karanlıklar geride
Ufuklar olsun yeni

ÜMİTLER

Ümitler sönecek mi
Bahara dönecek mi
Kara kış hep benimle
Bilmem yaz gelecek mi

İlk baharın seliyim
Son baharın yeliyim
Değmen benim gönlüne
Okur yazar deliyim

Çiçek olsan dallarda
Arı olsan ballarda
Ben bir garip yolcuyum
Uzun ince yollarda

BARIŞA SESLENİŞ

Bir gece yarısıydı ölümün ansızın oldu
Yıldızlar yerinden kaydı ay bile soldu
O gece dünya bile dönemedi yerinde durdu
Bir acı haberdi barış sevenlerin neşesi bozuldu

O bir barış köprüsü bizlerle el eleydi
Çocuklarla mutlu insanlığın meleği idi
Şubat ayının rüzgarı bilmem ki nasıl değdi
Barışın bedeni öldü ruhu hep bizimleydi

Savaşlardan uzaka barışlara yakındı
Manço’nun ölüsüne hep insanlar akındı
Bir cansız resmide bile ölünce
Onun solgun çocuklarına bakındı

Barış hem özgürdü hem de aydın
Bilmem ki habersiz aramızdan nasıl kaydı
Adam olacak çocukları bizlere hep saydı
Sen bir barış rüzgarı biraz daha yaşasaydın

Barış bir müzisyen her zaman aramazdı
Ruhu bize teselli ilaçtır yaramızda
Uzun saçları ne hoştu yoktu bile genç kızda
Barış’ın sesi gelir her müzikte her cazda

Senin barış köpründe bizler her zaman varız
Sendeki görüşleri yarınlara taşırız
Toplumda yer olmuş şerefli madalyanız
Barış gibiler ölmez her zaman yanındayız

KARA CAHİL

Uzak dur cahilden anlamaz seni
Ne bir uçak yapar nede bir gemi
Külçe Altın olsan eritir seni
Kalemi tutanların yanına varın

Cahille çıkmayın bi uzun yola
Değerini bilmez satar bir pula
Sen sağa götürürsen o gider sola
Yolunu bilenen yanına varın

Gerçekle yalanı hep eşit tutar
Konuşmayı bilmez insanı yutar
Ne gelir aklına kaldırır atar
Lafını bilenin yanına varın

Yüküm demirdendir gücüm kalmadı
Gerçek göz önünde suçum kalmadı
Son damladan bardak taştı almadı
Gerçekleri bilenin yanına varın

Hangi yola gitsem demirden tuzak
Bir sitem yüküyüm mutluluğu uzak
Cahil sevgi bilmez ne yazak
Sevgiyi bilenin yanına varın

Cahille konuşup sohbet kurmayın
Onlardan uzak durun yakın olmayın
Bilemez hal hatır boşa sormayın
Hal hatır bilenin yanına varın

Namustan anlamaz işten anlamaz
Karakteri bilmez aştan anlamaz
Kırıcı konuşur laftan anlamaz
Lafını bilenin yanına varın

Gerçeği bilemez suçu bilemez
Gider karanlığa aydın göremez
Kaba davranmaktan başka şey bilmez
Ağır kamillerin yanına varın

Vermez mutluluk veremez şefkat
Sevgisiz kalırmış en güzel evlat
Ne alır ne satar olmaz bereket
Bilerek alanın yanına varın

Cahil zor balığa çok önem verir
En çok başkasının suçunu görür
Eğer insan olsa birazcık erir
Eriyen insanın yanına varın

Ne bulsa indirir doymaz mideye
Sanki tıra benzer baksan gövdeye
Mutlaka gitse nereye
Efendi olanın yanına varın

Sevmez okuyanı tutmaz kalemi
Kalem tutanlardan keser selamı
Ömür boyu Allah vermiş belamı
Okuyup yazanın yanına varın

Kalem tutmaz ama kazmayı bilir
Tam kendi gibi kafadar bulur
Bir kırık küreğe belki sap olur
Kırık kürek dursun kaleme varın

Bulgur değirmeni öğüdür lafı
Çıkan kanunlardan anlamaz affı
Boş yere doldurur camide safı
Kanunu bilenlerin yanına varın

BİLEN YOK BENİ

Ayağıma giymedim ağır kundura
Alıp da giymeme gelmedi sıra
Saçlarım ağırdı döndü bozkıra
Hiç mi içinizde yok beni bilen

Taze çorap giyip basmadım yere
Elime geçtiyse verdim birine
Yana ,yana dönmüşüm kömüre
Hiç mi içinizde yok beni bilen

Mağazaya gidip de giymedim çuka
Giyine imrendim hep baka ,baka
Sırtım da görünür çala yaka
Hiç mi içinizde yok beni bilen

Metre malı bilmem sanki bana yas
Parça mallarına salladım makas
Dikip yakıştırdım oldu en hassas
Hiç mi içinizde yok beni bilen

BİR KIZ GÖRDÜM

Binmiş arabasına çekip gidiyor
Ağzında sigarası tütüp gidiyor
Bülbül misali bir ses işittim
Kınalı kekliğim ötüp gidiyor

İstediği yerleri gezip gidiyor
O uzun yolları süzüp gidiyor
Yoların aslanı o benim kızım
Yan gözle bakanı ezip gidiyor

Yol garibi çöl kuşum
Yollarda yorulmuşum
Kız ben seni görünce Başımdan vurulmuşum

SEVGİ SİTEMİ

Ben seni sevmişim bir heveslen
Ömrüm geçti gitti kara yaslan
Çekerim kahrını dokuz nazlan
Canım son nefeste kalsa da bile

Yollarım gitse de ölümden öte
Ben sana yanmışım hep tüte, tüte
Sürdüm izlerini hep gide de
Yolum cehenneme düşse de bile

Dikenli tellerde hayatım mahkum
Ver de içeyim bi avuç zakkum
Çöllerde olayım savrulan bir kum
Savrulan kumlarda sevgin var senin

Ağarsa saçlarım solsa yüzlerim
Neden şair oldum sana sözlerim
İçimdeki aşkı bunca gizlerim
Açılıp mezara dökülse bile

Çekerim bu yükü sonuna kadar
Kaptan olsam gemim sulara batar
Gidecek benimle sonuna kadar
Mezarda sorsalar söylemem

Yüzümde çizgiler senin izlerim
Son nefeste bile seni gözlerim
Bir saat görmesem seni özlerim
Gözlerim kapanıp gitse de bile

BAYRAĞIM VE VATANIM

İndirme göklerden al şu canımı
Değme toprağıma dök şu kanımı
Şehitle süslediğim bu vatanımı
Bölüp te bizden kimse alamaz

Dağları delip tüneller yaptık
Şehitler kanından harcını yaptık
Bayrağın üstüne ay yıldız taktık
Bu vatanı bizden kimse alamaz

Çöl çamur demedik dağları aştık
Bir avuç kanımızı toprağa saçtık
Kurduk cumhuriyeti huzura vardık
Bir avuç toprağı kimse alamaz

Toprağımla bayrağımı öperim
Şehidimin üstüne seni örterim
Ruhum bedenden ayrılsa bile
Hilal bayrağımı getirin derim

Hiçbir kuvvet sana engel olamaz
Biz oldukça senin rengin solamaz
Bir çakıl taşına bin şehit verdik
Toprağımın değerini şehitle bildik

Sen bir şeref Sen bir namus sen bir etkensin
Karada denizde göklerde sanki bir yelkensin
O rengin o yıldız birde hilalin bu vatan üstünde
Sönmez hayalin

NEVRUZ

Baharın müjdesi nevruzu gördüm
Ondaki neşeyi yüzüme sürdüm
Topladım onları bir demet dürdüm
Baharın kokusu nevruzum benim

Bir karış boyları Minik çiçeği
Ilık iklimleri sever sıcağı
Müjdeler baharı açar kucağı
Baharın kokusu nevruzum benim

Bahar derim bütün otlar canlanır
Arı çiçek toplar petek ballanır
Gelincikler tepelerde allanır
Baharın kokusu nevruzum benim

Yaylasıyla ovasıyla
Su taşırım kovasıyla
Ben baharı çok severim
Mor çiçekli doğasıyla

Aşıklar yarışır
Deryalara karışır
Hikmet bile sevincini
Bütün bahara taşır

OLMA

Derler kurursa nehirler kalır
Mezralar göç etse şehirler kalır
Ozanlar ölürse şiirler kalır
Al kalemi yazda silici olma

Atıp ölse ayağında nal kalır
Yiğit ölse kervan gider ün kalır
Satırlar insandan bir gönül alır
İncitip gönülleri kırıcı olma

Bir gün öleceğim benim ne kalır
Hikmet efkarlansa bir kalem alır
Defter bulmasa bir kağıt alır
Deryaları yazda silici olma

Yanana yardım et yakıcı olma
Bülbül olursan tikene konma
İnsanlık yoluna her şeyi versem
Verici olda alıcı olma

Düşün satırdaki gerçek anlamı
Kalemin yazdığı deşti yaramı
Kitaba deftere harca paranı
Okuyup köşeye atıcı olma

100 yaşında olsan bir şeyler öğren
İşte o insandır gözüyle gören
Odur ki çevresine bir şeyler veren
Ya, öğret ya öğret verimsiz olma

Gerçeği bilmesen geri olma
Cahil anonsuna verici olma
Otur bir kenara dinle sözleri
Batıl sözlerle yorucu olma

Taşı silahını atıcı olma
Mermiyi fişeği satıcı olma
Cahilden uzak dur koru kendini
Kaleminle yüzde batıcı olma

TOPRAĞIM

Ekerim dikerim sularım seni
Ormandaki ağaçtan yaparım gemi
Her türlü çiçekle süslerim Seni
Toprağım demekten gurur duyarım

Dağlarım ovalarım bahçelerim bağlarım
Tanesine hayrım başaklı buğdayların
Pare ,pare Erciyes’te karım
Canım Erciyes’ten gurur duyarım

Mezarda üstümün yorganısın sen
Sonsuza kadar tükenmeyen uğraşımsın sen
Dünyada en güzel toprağımsın sen
Seninle çalışmaktan gurur duyarım

Dağları aşmak için atlanırım ben
Toprağım için şehit olmaya katlanırım ben
Gün ışığında ağaç gölgesine saklanırım ben
Ağaçlı toprağımdan gurur duyarım

Erciyes komşumdur Kayseri ilim
Toprağım yeşersin solmasın gülüm
Veysel gibi aşığım susmuyor dilim
Veysel gibi olmaktan gurur duyarım

Vatanım toprağım bayrağım güzel
Yurdumun yeşilliği olmasın gazel
Derlerden akan boz bulanık sel
Sulasın toprağımı gurur duyarım

Hikmet hanım toprağı dile getirdi
Fidan diktim ne hoş meyve bitirdi
Rüzgar esti kekik kokusu getirdi
Mis gibi kokusundan gurur duyarım

İlçem İncesu ilim kayseri
Toprağı sevmeyen inan serseri
Topraklı mezarım candanda beri
Uzanıp yatmaktan gurur duyarım

ÇEVREMİZ

Çevre demek ne demek
Bizim evimiz demek
Yeşilliğin üstünde
Belki Yeriz bir yemek

Uygar toplum çevresi
Temiz alır nefesi
Eğer çevre kirliyse
Çamur olur çizmesi

Şu güzel İncesu’yu
Pırıl, pırıl yapalım
Her yeri temiz tutup
Yanlışları atalım

7 den 70 e hep el ele olalım
Giderilsin eksikler
İncesu’da kalım

İŞTE BEN ÖKSÜZÜM

Sorun öksüzlerin masum halini
Almayın elinden hiçte malını
Çok görürler ayağında nalını
İşte ben öksüzüm ,öksüzüm anam

Hiç kimse sıvamaz öksüz başını
Anlamazlar gözden akan yaşını
Yemek yerken yıkan olur kaşını
İşte ben öksüzüm ,öksüzüm anam

Ayakkabı yırtık ceketi yırtık
Öksüz olanların değişir kılık
Öksüz olmayanın yuvası ılık
İşte ben öksüzüm ,öksüzüm anam

Sertçe konuşurlar yumuş tutturur
Tutmasan yumuşu ağı yutturur
Bir lokma ekmeğe dana yutturur
İşte ben öksüzüm ,öksüzüm anam

Herkes sever gibi almaz içeri
Kıvranır sokakta bitmiş naçarı
Hiç ortaya gelmez öksüzün kari
İşte ben öksüzüm ,öksüzüm anam

Bir ceket alsalar eskitme derler
Geç gelse sofraya oturup yerler
Temiz olsa bile hep kirli derler
İşte ben öksüzüm ,öksüzüm anam

Konuşurken bile hep sustururlar
Kimse önem vermez hep pustururlar
Yediği lokmayı hep kustururlar
İşte ben öksüzüm ,öksüzüm anam

Öksüz olmadım da olanı gördüm
Doğrumu sözlerim bilene sordum
Baktım hallerine ağlayıp durdum
İşte ben öksüzüm ,öksüzüm anam

Ayağına giymiş kara bir lastik
Başına koyduğu kirli bir yastık
Yırtık pantolonu ahıra astık
İşte ben öksüzüm ,öksüzüm anam

Emmiye dayıya sürülecek mi
Allah tan bu dava görülecek mi
Haklı haksız bir gün dirilecek mi
İşte ben öksüzüm ,öksüzüm anam

Kim suç işler ise öksüzü bulur
Haklı davasında haksız olur.
Mal mülk gider ortada kalır
İşte ben öksüzüm ,öksüzüm anam

KİTABIM

Bir bilgi hazinesi
Övmekle tüketemem
Eğer yanımda olmasan
Ben sensiz hiç edem

Geçer mi hiç O günler
Ben kitap okumasam
Rüyalarıma girer
Onu elime almasam

Her şeyden yakın dostum
Onu bağrıma bastım
Bir harf öğrenmek için
Okul yoluna koştum

Anam kadar yakındır
Kitaplarım hep bana
Okumasam mutsuzum
Okurum kana, kana

Her yerde her zaman
Odur bana arkadaş
Kitapları sevmesem
Ben olurum kara taş

Hep beraber olalım
Bol kitap okuyalım
O bilgi hazinesini
Kafamıza koyalım

Tembellikten uzak dur
Sayfa ,sayfa kitap aç
Kim kitap okumasa
Sen ondan uzağa kaç

Yurdum davetli olsun
Bol kitap okumaya
Hiç kimsede kalmasın
Cahillik denen maya

BUKET İÇİN OKULUM

Sabah erken kalkarız
Yakamızı takarız
Biraz uyku zor gelir
Canımızı sıkarız

İnce uzun yollarda
Hep geliriz okula
Kazalardan korkarız
Bakarız sağa sola

Sıralara oturur
Kitapları açarız
Kalemle defter alır
Bir şeyleri yazarız

Öğretmenim sözü ile
Atamızın iziyle
Biz neler öğreniriz
Türkçe’mizin özüyle

Okul anadır bana
Okul babadır bana
Hangi kitabı açsam
Hepsi bilgiden yana

BİLGE İÇİN OKULUM

Ben bir küçük çocuktum
Okul yoluna koştum
Gördüm Öğretmenimi
Sevgiden Taşıp coştum

Okulum Hep Yuvamdır
Öğretmenim anamdır
İçimdeki hep hisler
Atatürk’ten yanadır

Biz minicik çocuklar
Hep okulun yolunda
Bilgi dolu kitaplar
Hepimizin kolunda

Farkında olmayarak
Öğretmeni yorarız
Okulun bahçesinde
Ne güzelde oynarız

20 Ağustos 2009 Perşembe

İNCESU FOTOĞRAFLARI

GÜZEL İNCESUMUZUN FOTOĞRAFLARININ PAYLAŞILDIĞI BU BLOĞU SİZLERE ÖNERİRİM

26 Haziran 2009 Cuma

KADER UTANSIN




Yollarım hep diken kalmadı özüm
Kaderin suçu ne tanrıya özüm
Ağardı saçlarım görmüyor gözüm
Suçum nedir kader benden utansın.
Gönlüm viran olmuş bir çiçek açmaz
Yaprağım kurumuş saksıdan taşmaz
Kokusu karanfil herkese kokmaz
Beni anlamayan gönül utansın.

Yar ezdi içimi kesti gücümü
Bilemedim işlediğim suçumu
Kendi ellerimle yoldum saçımı
Saçlarımı yolan eller utansın.

Kaderi yazanla açık aramız
Aşk ile bağlanmadı gönül yaramız
Dert yükü doğurmuş bizi anamız
O yükü taşıyan kader utansın.

Baykuşun yuvası kayanın dibi
Aşk kalbe girmiş sevecek gibi
Kader yağdırıyor kar ile tipi
O karı yağdıran kader utansın.

22 Haziran 2009 Pazartesi

BİLEN YOK BENİ

Ayağıma giymedim ağır kundura
Alıp da giymeme gelmedi sıra
Saçlarım ağardı döndü bozkıra
Hiç mi içinizde yok beni bilen?

Yeni çorap giyip basmadım yere
Elime geçtiyse verdim birine
Yana yana dönmüşüm kömüre
Hiç mi içinizde yok beni bilen?

Mağazaya gidip de giymedim daha
Giyene imrendim hep baka baka
Sırdım da görünür eski bir yaka
Hiç mi içinizde yok beni bilen?

Metre malı bilmem sanki bana yas
Parça mallarına salladım makas
Dikip yakıştırdım oldu en has
Hiç mi içinizde yok beni bilen?

BİR KIZ GÖRDÜM

Binmiş arabasına çekip gidiyor
Ağzında sigarası tütüp gidiyor
Bülbül misali bir ses işittim
Kınalı kekliğim ötüp gidiyor.

İstediği yerleri gezip gidiyor
O uzun yolları süzüp gidiyor
Yolların aslanı o benim kızım
Yan gözle bakanı ezip gidiyor.

Yol garibi çöl kuşum
Yollarda yorulmuşum
Kız ben seni görünce
Başımdan vurulmuşum.

SEVGİ SİTEMİ

Ben seni sevmişim bir hevesle
Ömrüm geçti gitti kara yasla
Çekerim kahrını dokuz nazla
Canım son nefeste kalsa bile.

Yollarım gitse de ölümden öte
Ben sana yanmışım hep tüte tüte
Sürdüm izlerini hep yüzüme
Yolum cehenneme düşse bile.

Dikenli tellerde hayatım mahkum
Ver de içeyim bir avuç zakkum
Çöllerde olayım savrulan bir kum
Savrulan kumda sevgin var senin.

Ağarsa saçlarım solsa yüzlerim
Neden şair oldum sana sözlerim
İçimdeki aşkı bunca gizlerim
Açılıp mezara dökülse bile.

Çekerim bu yükü sonuna kadar
Kaptan olsam gemim sulara batar
Gidecek benimle sonuna kadar
Mezarda sorsalar söylemem bile.

Yüzümde çizgiler senden izlerim
Son nefeste bile seni gözlerim
Bir saat görmesem seni özlerim
Gözlerim kapanıp gitse bile.

BAYRAĞIM VE VATANIM

İndirme göklerden al şu canımı
Değme toprağıma dök şu kanımı
Şehitle kazandığım bu vatanımı
Bölüp de bizden kimse alamaz.

Dağlar delip tüneller yaptık
Şehit kanıyla harcını yaptık
Bayrağın üstüne ay yıldız taktık
Bu vatanı bizden kimse alamaz.

Çöl çamur demedik dağları aştık
Bir avuç kanımızı toprağa saçtık
Kurduk cumhuriyeti huzura vardık
Bir avuç toprağı kimse alamaz.

Toprağımla bayrağımı öperim
Şehidimin üstüne seni örterim
Ruhum bedenden ayrılsa bile
Hilal bayrağımı getirin derim.

Hiçbir kuvvet sana engel olamaz
Biz oldukça senin rengin solamaz
Bir çakıl taşına bin şehit verdik
Toprağımın değerini şehitle bildik.

Sen şeref, sen namus, sen etkensin
Karada denizde gökte sanki yelkensin
O rengin, o yıldız, bir de hilalin
Bu vatan üstünde sönmez hayalin.

NEVRUZ

Baharın müjdesi nevruzu gördüm
Ondaki neşeyi yüzüme sürdüm
Topladım onlardan bir demet dürdüm
Baharın kokusu nevruzum benim.

Bir karış boyları minik çiçeği
Ilık iklimleri sever sıcağı
Müjdeler baharı açar kucağı
Baharın kokusu nevruzum benim.

Bahar derim bütün otlar canlanır
Arı çiçek toplar petek ballanır
Gelincikler tepelerde allanır
Baharın kokusu nevruzum benim.

Yaylasıyla ovasıyla
Su taşırım kovasıyla
Ben baharı çok severim
Mor çiçekli doğasıyla.

Aşıklar yarışır
Deryalara karışır
Hikmet bile sevincini
Hep bahara taşır.

OLMA

Dereler kurursa nehirler kalır
Mezralar göç etse şehirler kalır
Ozanlar ölürse şiirler kalır
Al kalemi yaz da silici olma.

Atım ölse ayağında nal kalır
Yiğit ölse kervan gider ün kalır
Satırlar insandan bir gönül alır
İncitip gönülleri kırıcı olma.

Bir gün öleceğim benden ne kalır
Hikmet efkarlansa bir kalem alır
Defter bulamazsa bir kağıt alır
Deryaları yazda silici olma.

Yanana yardım et yakıcı olma
Bülbül olursan dikene konma
İnsanlık yoluna her şeyi versem
Verici ol da alıcı olma.

Düşün satırdaki gerçek anlamı
Kalemin yazdığı deşti yaramı
Kitaba deftere harca paranı
Okuyup köşeye atıcı olma.

Yüz yaşında olsan bir şeyler öğren
İşte o insandır, gözüyle gören
Odur ki çevresine bir şeyler veren
Ya öğret ya öğren verimsiz olma.

Gerçeği bilmesen gerici olma
Cahil anonsuna verici olma
Otur bir kenara dinle sözleri
Batıl sözlerle yorucu olma.

Taşı silahını atıcı olma
Mermiyi fişeği satıcı olma
Cahilden uzak dur koru kendini
Kaleminle yüz de batıcı olma.

GERÇEKÇİ OLMAK

Camiler yıkılıp tespihim kopsa
Vücudum eriyip hamurda olsa
Ruhum canlanır Allah aşkıyla
Yeri göğü yaratan oysa.

Tel tel iplik iplik
Bağlasalar ağzımı
Kimse susturamaz içimi
Allah için atan nabzımı.

Güvenli olalım bir huzur için
Gidişat hoş değil bu da ne biçim
İçimiz dışımız aynısı olsun
Neleri kaybetmişiz yanıyor içim.

Doğruyu merhameti sever dinimiz
Hep ilim üretse bizim beynimiz
Aydın ve gerçekçi olursak eğer
Kimseye kalmaz bizim kinimiz.

İLMİN TEMELİ

Ne güzel şeydir ilimli olmak
İlim Çin’de olsa da arayıp bulmak
Büyük Atatürk’ün izinde olmak
Karanlığa götürür ilimsiz kalmak.

Doğuştan sonsuza kadar ilimle savaş
İlim öğreten canımı da alsa olurum gardaş
Görünen amansız dağları kanatsızca aş
Bak dökülür göklerden bulutsuz bir yaş.

Oku arabul yarış
Dünyayı ölçersin hep karış karış
Bize yan bakan olursa susma
Git ona, bir şey öğrenmek için barış.

İlmin yolları engel de olsa
Canımız askıda çengel de olsa
Gözümüz bir avuç toprakta olsa
Yatmayız toprakta ilmi ararız.

Sen insansın her şeyi çözersin
Ham demirde olsa yumrukla ezersin
İlme aşık olmayan gelincik, gül bile
Açmasın solsun rengi bezersin.

Kültürle ilim dostumdur benim
Okyanusta yüzer batmaz gemim
Miras bırakma istemem arkadaş
Eserin kalsın dünyada ilim.

Eğer ilim olmada kuran yazılmazdı
Eğer ilim olmasa gemiler denize dalmazdı
Eğer ilim olmasa uçak havalanmazdı
Eğer ilim olmasa kalem bile yazmazdı.


KENDİNİ BEĞENMİŞ

Kendini beğenen dostluk kuramaz
Padişah olsa insan olamaz
İşini bulsa arkadaş bulamaz
İnsanlığa özenelim arkadaş.

En büyük değeri insana versek
Kendi hatamızı kendimiz görsek
Topluma olalım en iyi örnek
İnsanlığa özenelim arkadaş.

KUTLU GÜL GECESİ

Hz. Muhammet’e

Sen doğduğun gece
Dünyaya nurlu bir rahmet, sonsuz bir nimettin.
Senden çok hissiyat aldı, binlerce ümmetin
Sen dünyalara nur, alemlere örnektin.

Sen, yücelerin yücesi
Sen, karanlıkların meşalesi
Sen, nurlu zemzemlerin şelalesiydin
Sen dünyalara nur, alemlere örnektin.

Sen, merhametin yüküydün
Sen, İslamiyet’in köküydün
Sen, dillerde asırlar süren övgüydün
Sen dünyalara nur, alemlere örnektin.

Ey yüce peygamber

Sen, insanlığın meleği
Sen, dualarımızın dileği
Seni imanla getiriyoruz dile
Şerife-i besmeleyi.

Ey yüce peygamberimiz
Seni Allah zalimlerden
Örümceğin ağı ile korumuş
Senin için mağaralarda yaşamakta zormuş
Ama içindeki ışık sönmedi dünyalar nurmuş.

Sen Allah’ın kahramanı sen Allah’ın nuru
Sen insanlığın gururu
Sen İslamiyet’in onuru
Sen alimlerin ışığı.

Sen Hira Dağı’nda
Esma’nın getirdiği kuru ekmekle beslendin
Sen her şeye sabırlı bulunur nefsini hep yenerdin
Sen İslamiyet’in sevgisini hep içinde besledin
Sen herkesin üzerinde sevgi rüzgarıyla eserdin.

Sen nur dağının ayet yazılmış taşısın
Sen İslamiyet’in başısın
Sen gözlerimizin yaşısın
Sen içimizden silinmeyen imanımızda yazısın.